Okul koridorlarında, servislerde veya sosyal medyada... Akran zorbalığı, görünmez yaralar açan ve mağdurların hayatını derinden etkileyen ciddi bir sosyal sorundur. Peki, bu kavram tam olarak neyi ifade ediyor?
Akran zorbalığı, bir veya daha fazla öğrencinin, kendilerinden daha güçsüz gördükleri bir akranına sistematik ve tekrarlayan şekilde kasıtlı olarak zarar verme davranışlarıdır. Bu davranışlar güç dengesizliği üzerine kuruludur ve mağdur kendini koruyamaz durumdadır.
En belirgin türdür. Vurma, itme, tekme atma, eşyalarına zarar verme, tükürme gibi fiziksel eylemleri içerir.
En yaygın görülen türdür. Alay etme, lakap takma, tehdit etme, aşağılama, hakaret ve cinsel içerikli sözler bu kapsamdadır.
En gizli ve en zarar verici türlerden biridir. Dışlama, dedikodu yayma, gruptan izole etme, itibar zedeleme gibi davranışları kapsar.
Teknoloji çağının zorbalık türüdür. Sosyal medyada tehdit, hakaret, dedikodu yayma, utandırıcı fotoğraf/video paylaşma gibi dijital platformlarda gerçekleşir.
Okullar, zorbalığı önleyici programlar geliştirmeli, öğrencilere duygusal beceri eğitimleri vermeli ve net, adil disiplin politikaları uygulamalıdır.
Ebeveynler çocuklarıyla açık iletişim kurmalı, davranış değişikliklerini gözlemlemeli ve okulla işbirliği içinde çalışmalıdır.
Çocuklara "hayır" deme becerisi, empati, problem çözme ve iletişim becerileri kazandırılmalıdır.
Akran zorbalığı "çocuk işi" değil, ciddi sonuçları olan psikolojik bir şiddet türüdür. Bu sorunla mücadelede farkındalık, erken müdahale ve toplumsal işbirliği en kritik unsurlardır. Her çocuğun güvenli, saygılı ve şefkatli bir ortamda büyüme hakkı vardır. Bu hakkı korumak hepimizin sorumluluğudur.
Unutmayın: Zorbalık sessizlikte büyür. Konuşmak, fark etmek ve harekete geçmek, bir çocuğun hayatını kurtarabilir.