Kur'an-ı Kerim'in üçüncü suresi olan Ali İmran Suresi, Medine döneminde nazil olmuş ve 200 ayetten oluşan kapsamlı bir suredir. Bu yazıda, özellikle Uhud Savaşı bağlamında inen ve İslam tarihinde derin izler bırakan 144. ayetini ele alacağız.
Arapça Okunuşu: "وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ الرُّسُلُ ۚ أَفَإِن مَّاتَ أَوْ قُتِلَ انقَلَبْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ ۚ وَمَن يَنقَلِبْ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ فَلَن يَضُرَّ اللَّهَ شَيْئًا ۗ وَسَيَجْزِي اللَّهُ الشَّاكِرِينَ"
Türkçe Meali (Diyanet İşleri): "Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse, siz ökçeleriniz üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçeleri üzerinde geri dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır."
Bu ayet, Uhud Savaşı (Hicri 3 / Miladi 625) sırasında inmiştir. Savaşın kritik bir anında, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) şehit edildiğine dair bir söylenti yayılmıştı. Bu haber üzerine bazı Müslümanların morali bozulmuş, hatta savaş alanından ayrılmaya yeltenmişlerdi. Ayet, bu panik anında inerek hem peygamberin beşerî yönüne vurgu yapmış, hem de İslam davasının bir şahsa bağlı olmadığını, ilahî bir hakikat olduğunu hatırlatmıştır.
Ayet, "Muhammed ancak bir peygamberdir" diyerek, onun da diğer peygamberler gibi bir insan olduğunu, ölümlü olduğunu vurgular. Bu, peygamberi ilahlaştırma eğilimine karşı net bir uyarıdır.
"Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir" ifadesi, İslam davasının tek bir kişinin varlığına bağlı olmadığını, ilahî mesajın peygamberler vasıtasıyla sürekli devam ettiğini gösterir.
"Şimdi o ölür veya öldürülürse, siz ökçeleriniz üzerinde geriye mi döneceksiniz?" sorusu, müminlerin imanlarının derinliğini test eder. Gerçek iman, şartlara değil, Allah'a olan bağlılığa dayanır.
Ayetin sonu, iki önemli noktaya işaret eder: Allah'ın hiçbir kayba uğramayacağı ve şükredenlerin mükâfatlandırılacağı. Bu, müminlere bir teselli ve teşviktir.
Ali İmran Suresi'nin 144. ayeti, sadece tarihî bir olaya değil, tüm Müslümanların imanını derinden etkileyen evrensel ilkelere işaret eder. Ayet, peygamber sevgisi ile hakikat bilincini dengeler, müminleri şahıs merkezli din anlayışından korur ve dinin asıl sahibinin Allah olduğunu vurgular. Bu mesaj, günümüzde de bireysel ve toplumsal hayatta sağlam bir duruş için rehber niteliğindedir.