Karadeniz Bölgesi'nin iç kesimlerinde, Yeşilırmak'ın iki yakasına kurulmuş tarihi ve doğal güzellikler şehri Amasya, adeta bir açık hava müzesi gibidir. Ancak bu şehri dünya çapında üne kavuşturan, tarihi dokusunun yanı sıra, kendine has aroması, çıtır dokusu ve eşsiz tadıyla "Amasya Elması"dır. Amasya denilince akla ilk gelen bu lezzet, şehrin kimliğiyle özdeşleşmiş, kültürel ve ekonomik hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Amasya elması, sıradan bir meyve değil, coğrafi işaretle korunan, özgün bir türdür. Onu bu kadar özel kılan özellikler:
Bu eşsiz lezzetin sırrı, Amasya'nın mikroklima özelliklerinde yatar. Yeşilırmak Vadisi'nin geçiş iklimi, gündüz-gece arasındaki sıcaklık farkı ve verimli alüvyal topraklar, elmanın şeker oranını, aromasını ve rengini mükemmel bir dengeye getirir. Dağlardan gelen temiz hava ve su, elmanın yetişmesi için ideal ortamı sağlar.
Amasya elmasının tarihi, şehrin kendisi kadar eskidir. Osmanlı saray sofralarının vazgeçilmezi olan bu elma, seferlerde askerlere enerji kaynağı olarak da dağıtılırdı. Şehrin sembolü haline gelen elma, Amasya'nın tanıtım materyallerinden hatıra eşyalarına, yerel şairlerin dizelerinden türkülere kadar kültürün her alanında kendine yer bulmuştur.
Amasya'yı ziyaret edenler, elma deneyimini çeşitli şekillerde yaşayabilir:
Amasya elması, sadece bir meyve değil; bir şehrin doğa ile kurduğu uyumun, emeğin ve geleneğin somutlaşmış halidir. Tarihi evlerin, kral kaya mezarlarının ve Ferhat ile Şirin'in hikayesinin yanında, Amasya'yı ziyaret eden herkese sunulan en tatlı, en doğal hatıradır. Bir Amasya elmasını ısırdığınızda, aslında Yeşilırmak'ın serin sularını, Karadeniz'in nemini ve İç Anadolu'nun güneşini aynı anda tadarsınız.
Not: Amasya elmasının yanı sıra şehir, şehzadeler şehri olması, tarihi Pontus Kral Kaya Mezarları, Ferhat Su Kanalı efsanesi ve Osmanlı evleriyle de meşhurdur. Ancak, elma, bu zengin kültür mozaiğinin en "yenilebilir" parçasıdır.