İngilizce'de April, Türkçe'de ise Nisan olarak adlandırılan ay, Gregoryen takvimine göre yılın dördüncü ayıdır ve 30 gün sürer. İsminin kökeni, Latince "aperire" (açmak) fiiline dayanır. Bu, bahar mevsiminde doğanın uyanışını, tomurcukların ve çiçeklerin açmasını sembolize eder. Ayrıca Roma tanrıçası Venus'un bir sıfatı olan "Aprilis" ile de ilişkilendirilir.
Nisan, Kuzey Yarım Küre'de ilkbaharın tam anlamıyla hissedildiği, havaların ısınmaya başladığı, ağaçların yeşerdiği ve çiçeklerin açtığı bir aydır. Güney Yarım Küre'de ise sonbahara denk gelir.
"Nisan yağar sap yapar, mayıs yağar çeç yapar" gibi atasözleriyle Türk kültüründe bereketi vurgulanan Nisan ayı, edebiyatta da sıkça işlenmiştir. Şairler, doğanın yeniden doğuşunu, aşkı ve umudu anlatmak için Nisan'ı bir metafor olarak kullanır. Ayrıca birçok kültürde bahar festivalleri, yeniden doğuş ritüelleri bu ayda kutlanır.
Nisan, hava durumu açısından geçişkenliği ile bilinir. Güneşli bir gün aniden yağmura, hatta serin bir havaya dönebilir. Bu nedenle "Nisan'ın son karı, harmanı vurur" gibi halk sözleriyle çiftçiler uyarılır. Aynı zamanda balık göçlerinin başladığı, tarımda ekim-dikim faaliyetlerinin hız kazandığı bir aydır.
Sonuç olarak, April/Nisan ayı, ister Kuzey Yarım Küre'de baharın coşkusu, ister Güney Yarım Küre'de hüznün hissedildiği sonbahar olarak yaşansın, değişimin, yenilenmenin ve umudun sembolü olarak dünya kültürlerinde özel bir yere sahiptir.