Halit Ziya Uşaklıgil'in 1900 yılında yayımlanan Aşk-ı Memnu, Türk edebiyatının ilk gerçek anlamda modern romanı kabul edilir. Roman, adını Farsçadan alır ve "Yasak Aşk" anlamına gelir. Servet-i Fünun döneminin en önemli eserlerinden biri olan bu roman, yalnızca bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda Batılılaşma sürecindeki bir Osmanlı ailesinin çözülüşünü, toplumsal değerlerle bireysel tutkuların çatışmasını derinlemesine işleyen bir başyapıttır.
Roman, zengin ve kültürlü bir adam olan Adnan Bey ile ondan yaşça oldukça küçük, güzel ve hayat dolu Bihter Hanım'ın evliliğiyle başlar. Bu evlilik, Bihter'in annesi Firdevs Hanım'ın da baskısıyla gerçekleşir. Ancak evlilik, Bihter'in beklediği mutluluğu getirmez. Adnan Bey'in kızı Nihal ve oğlu Bülent ile de tam anlamıyla bir bağ kuramaz.
Adnan Bey'in yakın akrabası ve ailenin sürekli misafiri olan Behlül ise, yakışıklı, çapkın ve sorumsuz bir gençtir. Romanın trajik çekirdeği, Bihter ile Behlül arasında zamanla filizlenen yasak ve tutkulu aşkla atılır. Bu ilişki, ailenin görkemli yalısında, gözlerden uzakta yaşanırken, karakterlerin iç hesaplaşmaları ve suçluluk duyguları romanın psikolojik derinliğini oluşturur.
Aşk-ı Memnu, Türk edebiyatında karakter tahlillerinin en derin yapıldığı eserlerdendir. Halit Ziya'nın üslubu, betimlemeleri ve psikolojik analizleri romanı teknik açıdan da güçlü kılar. Eser, 1970'li yıllarda ve özellikle 2008-2010 yılları arasında televizyona uyarlanmış, bu uyarlamalar (özellikle sonuncusu) romanı yeni nesiller için de popüler bir kültür fenomenine dönüştürmüştür.
Aşk-ı Memnu, yalnızca bir dönem romanı değil, insan doğasının evrensel zaaflarını –tutku, kıskançlık, ihanet, pişmanlık– İstanbul'un Boğaz'ına nazır yalılarında, zarif ve lirik bir dille anlatan zamansız bir eserdir. "Yasak"ın cazibesi ve yıkıcılığı üzerine düşündüren, okuru karakterlerin iç dünyasında unutulmaz bir yolculuğa çıkaran bir klasiktir.