Edebiyatın büyülü dünyasında, kelimelerin sadece anlamlarıyla değil, sesleriyle de bize ulaştığı pek çok teknik vardır. Bunlardan biri de asonanstır. Peki, bu şiirsel ve müzikal etki yaratan sanat tam olarak nedir? Gelin, bu zarif edebi sanatı birlikte keşfedelim.
Asonans, bir dizede, mısrada veya cümlede aynı ünlü harflerin (a, e, ı, i, o, ö, u, ü) tekrarlanmasıyla oluşturulan ahenk sanatıdır. Kafiye gibi düzenli bir örüntü gerektirmez; sesin akışı içinde doğal bir tekrar yaratır. Amacı, bir duygu yoğunluğu oluşturmak, müzikal bir ritim katmak ve söyleyişe akıcılık kazandırmaktır.
Bu iki sanat sıklıkla karıştırılır. Aradaki temel fark şudur:
Örneğin, "Salkım salkım tan yelleri" ifadesindeki "s" ve "l" sesleri aliterasyon iken, "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden" dizesindeki "a" sesleri asonanstır.
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan."
👉 Bu dizelerde "a" sesinin ("Artık", "zamandan", "gemi", "limandan") tekrarıyla hüzünlü ve ağır bir atmosfer yaratılmıştır.
"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden"
👉 Tek bir dizede bile "a" ve "ı" seslerinin tekrarı ("Ağır", "ağır", "çıkacaksın", "merdivenlerden") yorgun ve zahmetli bir tırmanışın ritmini hissettirir.
"İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda"
👉 Burada "ö" ve "a" seslerinin tekrarları ("Önce", "Yavaş", "ağaçlarda"), dinleme eyleminin dingin ve dalgalı halini yansıtır.
Asonans, edebiyatın görünmez ipliklerinden biridir. Şiiri okurken veya dinlerken içinize işleyen o "tını"nın, bazen bilinçli bir tercihin eseri olduğunu unutmayın. Bir sonraki şiir okumanızda, kulak verin; belki de ünlü harflerin dansı sizi çoktan sarmalamıştır. Bu kadim sanat, dilin sadece anlam değil, aynı zamanda bir ses sanatı olduğunun en güzel kanıtıdır.