Osmanlı tarihi denilince akla ilk gelenler siyasi ve askeri başarılar olur. Ancak bu çok yönlü devlet, aynı zamanda sanatın ve edebiyatın en güçlü hamilerindendi. Hatta bazı padişahlar, devlet işlerinin yanında, şiir yazacak kadar ince ruha ve edebi kabiliyete sahipti. İşte onlardan biri de I. Ahmet'tir. Peki, "Bahti" mahlasıyla şiirler yazan bu padişahı ne kadar tanıyoruz?
I. Ahmet, 1590'da doğdu ve 1603'te henüz 13 yaşındayken tahta çıktı. 14 yıllık saltanatı, Celali İsyanları, Osmanlı-Safevi savaşları ve önemli iç düzenlemelerle geçti. En bilinen icraatı, ekber ve erşed (hanedanın en büyük ve akıllı üyesinin tahta geçmesi) sistemini getirerek kardeş katli uygulamasını kaldırmasıdır. Ancak onun bir de sanatçı yönü vardı.
I. Ahmet, iyi bir eğitim almış, Arapça ve Farsça bilen, dini ilimlere vakıf bir hükümdardı. Şiire olan ilgisi ve yeteneği onu, divan edebiyatı geleneği içinde ürünler vermeye itti. Şiirlerinde kullandığı mahlas ise "Bahti" idi. Bu mahlas, "talih, kader, baht" anlamına gelir ve padişahın kendi kaderini, tahta çıkışını ve Allah'a olan teslimiyetini sembolize ediyor olabilir.
I. Ahmet, İstanbul'da kendi adıyla anılan Sultanahmet Camii'nin banisidir. Bu muhteşem eser, onun dünyadaki fiziksel mirası iken, "Bahti" mahlasıyla yazdığı şiirler de manevi ve edebi mirasını oluşturur. Şiirlerinden bazıları bestelenmiş ve döneminde musiki meclislerinde okunmuştur.
Sonuç olarak, "Bahti" mahlası, Osmanlı padişahı I. Ahmet'in şairlik yönünün ve sanata verdiği değerin bir simgesidir. O, yalnızca bir devlet adamı değil, aynı zamanda ince ruhlu bir sanatçı olarak tarihteki yerini almıştır. Onun hayatı ve eserleri, Osmanlı hanedanının kudretinin yanı sıra kültürel derinliğini de gözler önüne seren önemli bir örnektir.