Beyti kebabı, adını duyduğumuzda aklımıza ilk olarak İstanbul ve lüks restoranlar gelse de, bu ikonik yemeğin hikayesi aslında bir kişinin adına ve tutkusuna dayanır. Kısaca cevap vermek gerekirse: Beyti kebabı, İstanbul'da doğmuş, Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanına yayılmış özgün bir Türk yemeğidir. Ancak bu basit tanım, onun zengin hikayesini anlatmaya yetmez.
Beyti kebabının kökeni, 1940'lı yıllara ve Beyti Güler adında bir restoratöre uzanır. Beyti Güler, İstanbul'un Florya semtinde, ailesine ait olan ve önceleri "Köşk" adını taşıyan bir lokantayı işletmeye başlar. Kendisi de bir kebap ustası olan Beyti Güler, İstanbul'a göç edenlerin getirdiği farklı kültürlerden ve kendi yaratıcılığından ilham alarak yepyeni bir kebap tarifi geliştirir.
Hikayeye göre, 1960'lı yıllarda İsveç Kralı Gustaf VI. Adolf lokantayı ziyaret eder ve bu özel kebabı çok beğenir. Kralın övgüsü ve basının ilgisiyle, kebap hızla popüler olur. Zamanla lokantanın adı "Beyti" olarak anılmaya başlar ve yemeğin adı da "Beyti Kebabı" olarak literatüre geçer.
Beyti kebabı, geleneksel usulden farklı, özenli bir hazırlık süreci gerektirir:
Elbette ilk akla gelen adres, kurucusunun torunları tarafından işletilmeye devam eden, Beyti Restaurant'tır. İstanbul'un Florya semtinde hizmet veren bu mekan, lezzetin orijinal adresidir. Ancak Beyti kebabı artık Türkiye'nin hemen her şehrinde, birçok kaliteli kebap ve et restoranının menüsünde yer alan klasik bir lezzet haline gelmiştir. İstanbul'da farklı lokasyonlarda da bu lezzeti deneyimlemek mümkündür.
Beyti kebabı, sadece bir yemek değil, aynı zamanda Türk mutfak kültüründeki yenilikçiliğin ve şehirleşmenin bir simgesidir. Bir restorancının, geleneksel formları kişisel yorumuyla evirmesi ve bunu dünyaya kabul ettirmesiyle ortaya çıkmıştır. "Beyti" ismi, artık bir yemek türünün genel adı olmuştur; tıpkı "İskender" veya "Cağ" gibi. Bu durum, Türk mutfağında usta isimlerin ne kadar belirleyici olabildiğinin de kanıtıdır.
Beyti kebabı, kökeni itibarıyla İstanbul Florya'ya özgü, ancak lezzeti ve ünüyle tüm Türkiye'ye mal olmuş bir yemektir. Hem hazırlanışındaki incelik hem de tarihçesi onu sıradan bir kebap olmaktan çıkarır. İstanbul'a yolunuz düştüğünde, bu efsanevi lezzetin orijinal halini tatmak, şehrin gastronomik mirasını deneyimlemenin en keyifli yollarından biridir.