Birleşmiş Milletler (BM) sisteminin en güçlü organı olan Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından birincil derecede sorumludur. Bu konseyin yapısındaki en belirgin özellik, beş daimi üyenin sahip olduğu veto yetkisidir. Bu yazıda, BM'nin bu özel statülü üyelerini, tarihsel kökenlerini ve dünya siyasetine etkilerini inceleyeceğiz.
BM Güvenlik Konseyi toplam 15 üyeden oluşur:
Bu beş ülke, II. Dünya Savaşı'ndan galip çıkan Müttefik güçler olarak 1945'te BM Şartı'nı imzalayan kurucu üyelerdir. Statüleri, o dönemdeki askeri ve siyasi güç dengelerinin bir yansımasıdır. Soğuk Savaş döneminden bu yana, daimi üyelik yapısının reforme edilmesi yönünde sürekli tartışmalar yaşanmaktadır.
Daimi üyelerin en kritik ayrıcalığı, Güvenlik Konseyi'ndeki substantive kararlara (örneğin yaptırım, askeri müdahale, yeni üye kabulü) karşı tek başına "hayır" diyebilme yetkisidir. Bir daimi üyenin "hayır" oyu, tüm kararı bloke eder. Bu, uluslararası kriz yönetiminde çok büyük bir diplomatik silahtır.
Dünyanın değişen güç dengeleri (Hindistan, Brezilya, Almanya, Japonya gibi ülkelerin yükselişi) daimi üyelik yapısının gözden geçirilmesi çağrılarını güçlendiriyor. Öneriler arasında:
Ancak, mevcut daimi üyelerin onayı olmadan böyle bir reformun imkansız olması, değişimi zorlaştırmaktadır.
BM Daimi Üyeleri, uluslararası hukuk ve küresel siyasette eşi benzeri görülmemiş bir ayrıcalığa sahiptir. Veto gücü, barışı koruma mekanizmalarını güçlendiren bir araç olabileceği gibi, felç eden bir engel de olabilmektedir. 21. yüzyılda BM'nin meşruiyetini ve etkinliğini koruyabilmesi, bu benzersiz yapının nasıl evrileceğine bağlı görünmektedir.