Reşat Nuri Güntekin'in 1932 yılında yayımlanan Biz İnsanlar romanı, Cumhuriyet'in ilk yıllarında İstanbul'da yaşayan farklı sınıf ve karakterdeki insanların hayatlarını kesiştiren toplumsal bir eserdir. Yazar, bir apartman dairesinde bir araya gelen kişiler üzerinden dönemin ahlaki çöküşünü, yozlaşmış ilişkileri ve insanın ikiyüzlülüğünü derinlemesine irdeler.
Roman, Naim Efendi'nin kızı Seniha ve damadı Faik'in, babalarının evine taşınmak zorunda kalmasıyla başlar. Bu zorunlu birliktelik, karakterlerin gizli kalmış yönlerini, çıkar ilişkilerini ve ahlaki çatışmalarını su yüzüne çıkarır. Seniha ve Faik, Naim Efendi'nin saflığını ve parasını sömürmeye çalışırken, diğer yandan Behçet gibi karakterlerle kirli ilişkiler ağına dahil olurlar. Ferhunde'nin trajedisi ise bu yoz ortamda kaybolan masumiyeti simgeler.
Olaylar, karakterlerin birbirini aldatması, para için dönen entrikalar ve nihayetinde yaşanan trajik bir ölümle doruk noktasına ulaşır. Roman, bu çöküşün ortasında Şekibe Hanım gibi değerlerine bağlı kalmaya çalışan karakterlerle bir umut ışığı da barındırır.
Naim Efendi, Osmanlı'dan kalan ahlak ve nezaketi temsil ederken; Seniha, Faik ve Behçet, Batılılaşmanın yanlış anlaşılmış, bencil ve yoz yüzünü temsil eder. Güntekin, bu çatışmada genellikle eskinin değerlerine sahip çıkar.
Romanın belki de en güçlü temasıdır. Karakterler, toplum içinde kabul görmek için gerçek kişiliklerini gizler, roller üstlenir. "Biz İnsanlar" ismi de bu evrensel ikiyüzlülüğe bir göndermedir.
Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki hızlı değişim, yeni zenginler ve değişen sosyal dinamikler, romanın arka planını oluşturur. Para ve statü, insan ilişkilerinin belirleyicisi haline gelmiştir.
Biz İnsanlar, Reşat Nuri Güntekin'in keskin gözlem gücü ve başarılı karakter tahlilleri ile öne çıkan önemli bir eseridir. Yazar, toplumun bir mikrokozmozu olan bir apartman dairesinden yola çıkarak evrensel insani zaafları (açgözlülük, ikiyüzlülük, bencillik) masaya yatırır. Psikolojik derinliği ve toplumsal eleştirisi ile sadece döneminin değil, günümüzün de aynası olmayı başaran bir klasiktir. Okuyucuya "İnsan olmak ne demektir?" sorusunu yeniden sordurur.