Yevgeni Zamyatin'in 1921 yılında kaleme aldığı Biz romanı, distopik edebiyatın öncü eserlerinden biri olarak kabul edilir. George Orwell'in 1984'üne ve Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya'sına ilham veren bu başyapıtın merkezinde, romanın anlatıcısı ve başkarakteri D-503 bulunur. Bu yazıda, D-503'ün karakter analizini ve onun üzerinden romanın temalarını inceleyeceğiz.
D-503, Tek Devlet adlı totaliter bir toplumda yaşayan bir uzay gemisi mühendisidir. Roman, onun günlükleri şeklinde ilerler. İsimsiz bir şehirde, her hareketin kontrol altında olduğu, bireyselliğin tamamen yok edildiği bir düzende, D-503 başlangıçta sistemin sadık bir destekçisidir.
D-503'ün hikayesi, bireyin toplum karşısındaki konumunu sorgular. Tek Devlet, bireyselliği yok ederek mutlak bir uyum ve kontrol sağlamayı hedefler. D-503'ün yaşadığı dönüşüm, insan doğasının ne kadar baskılanırsa baskılansın, özgürlük ve bireysellik arayışının her zaman var olabileceğini gösterir.
Roman, Aydınlanma'nın aşırı rasyonalist bakış açısının bir eleştirisidir. D-503, başlangıçta saf akıl ve mantığın temsilcisiyken, duyguların ve irrasyonel dürtülerin gücüyle yüzleşmek zorunda kalır. Bu ikilem, onun kişisel trajedisinin temelini oluşturur.
Romanın günlük formatında yazılmış olması, okuyucunun D-503'ün zihnine doğrudan erişim sağlar. Onun düşüncelerindeki karmaşa, şüpheler ve değişim, an be an takip edilebilir. Bu, distopik sistemin bir birey üzerindeki etkilerini çok daha güçlü ve samimi bir şekilde hissettirir.
D-503, edebiyat tarihinin en ilginç ve trajik karakterlerinden biridir. O, sadece bir distopyanın kahramanı değil, aynı zamanda insan doğasının karmaşıklığının, özgürlük arzusunun ve sistemle birey arasındaki ezeli çatışmanın bir temsilidir. Biz romanı ve D-503'ün hikayesi, totaliter rejimlerin tehlikeleri konusunda zamanımız için de güçlü bir uyarı olmaya devam etmektedir.
Not: Zamyatin'in bu eseri, kendi döneminde Sovyet sansürüne uğramış ve ancak yurtdışında basılabilmiştir. Bu da romanın eleştirel gücünün bir göstergesidir.