15. ve 16. yüzyıllar, dünya tarihinin seyrini değiştiren büyük keşiflerle doludur. "Coğrafi Keşifler" olarak adlandırılan bu dönem, Avrupa merkezli bir hareketlilikle başlamış ve başta Portekiz ile İspanya olmak üzere belirli ülkelerin öncülüğünde şekillenmiştir. Peki, bu büyük macera hangi ülkelerle başladı? Gelin, bu tarihi yolculuğun başlangıç noktalarını birlikte keşfedelim.
Coğrafi Keşifler, temelde iki İber Yarımadası ülkesinin, Portekiz ve İspanya'nın, Doğu'daki baharat ve değerli eşya ticaretine alternatif yollar arama çabasıyla başladı. Osmanlı Devleti'nin yükselişi ve geleneksel ticaret yolları üzerindeki kontrolü, Avrupalıları yeni deniz yolları bulmaya itti.
Keşifler yarışında ilk adımı atan ülke Portekiz'dir. Prens Gemici Henry (Henrique o Navegador)'nin desteğiyle başlayan sistematik keşifler, Afrika kıyılarının güneye doğru adım adım keşfedilmesini sağladı.
Portekiz'in doğu rotasını takip etmek yerine, İspanya farklı bir teoriyi destekledi: Dünya'nın batısına giderek Asya'ya ulaşmak. Bu fikir, Kristof Kolomb'un seferlerine yol açtı.
Keşfedilen topraklar üzerindeki gerilimi önlemek için Papa'nın aracılığıyla Portekiz ve İspanya arasında imzalandı. Bu antlaşma, henüz keşfedilmemiş dünyayı iki ülke arasında böldü. Batısı İspanya'ya, doğusu Portekiz'e (gelecekteki Brezilya dahil) kaldı.
16. yüzyılın sonlarına doğru, Portekiz ve İspanya'nın tekeli kırıldı ve diğer Avrupa güçleri de keşif ve sömürge yarışına katıldı:
Coğrafi Keşifler, başlangıcını Portekiz ve İspanya'nın öncülüğünde yaşadı. Bu keşifler, sadece yeni kıtaların değil, aynı zamanda küresel ticaret ağlarının, kültürler arası etkileşimin (ve çatışmanın) ve Avrupa'nın dünya üzerindeki ekonomik ve siyasi hakimiyetinin temellerini attı. Keşifler, dünya tarihinde geri dönülemez bir dönüm noktası olarak, günümüz küresel düzeninin de tohumlarını ekti.