Delta ovaları, akarsuların taşıdığı malzemeleri deniz veya göl kıyısında biriktirmesiyle oluşan verimli alüvyal ovalardır. İsmini Yunan alfabesinin dördüncü harfi olan Δ (delta) şeklinden alan bu ovalar, tarımsal verimlilik ve ekolojik çeşitlilik açısından büyük öneme sahiptir.
Bir delta ovası, bir nehrin denize döküldüğü yerde, taşıdığı alüvyonların (kum, çakıl, mil) birikmesiyle oluşan üçgen şeklindeki arazi formudur. Nehir ağzında gelgit etkisinin zayıf olduğu, kıyı akıntılarının güçlü olmadığı ve nehrin bol miktarda sediment taşıdığı bölgelerde gelişir.
Nehirler, kaynak bölgelerinden aşındırdıkları kil, kum, mil gibi malzemeleri taşır. Bu malzemeler nehrin akış hızı azaldığında çökelmeye başlar.
Nehir denizle buluştuğunda akış hızı aniden düşer. Bu hız kaybı, taşınan sedimentlerin hızla çökelmesine neden olur.
Zamanla biriken sedimentler deniz tabanını doldurur ve su yüzeyine çıkarak delta adalarını oluşturur. Bu süreç binlerce yıl devam ederek delta ovasını genişletir.
Delta ovaları iklim değişikliği, deniz seviyesinin yükselmesi, baraj inşaatları ve aşırı su kullanımı gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Barajlar nehirlerin sediment taşıma kapasitesini azaltarak deltaların erozyona uğramasına neden olmaktadır.
Delta ovaları, nehirlerin denizle buluştuğu noktalarda binlerce yıllık sediment birikimi sonucu oluşan verimli tarım alanlarıdır. Jeolojik süreçlerin ve iklim koşullarının hassas dengesi üzerine kurulu olan bu eşsiz ekosistemler, insanlık için hem tarımsal hem de ekolojik açıdan vazgeçilmez öneme sahiptir.