Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen ve binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan siyasi bir sistemdir. Yunanca "demos" (halk) ve "kratos" (iktidar) kelimelerinin birleşiminden oluşan bu kavram, tarih boyunca farklı şekillerde uygulanmış ve evrim geçirmiştir. Bu yazıda, demokrasinin Antik Yunan'dan Magna Carta'ya uzanan tarihsel gelişimini inceleyeceğiz.
Demokrasi kavramının ilk sistematik uygulaması MÖ 5. yüzyılda Antik Yunan'da, özellikle de Atina'da görülmüştür. Atina demokrasisi, doğrudan demokrasi modeline dayanıyordu ve tüm yurttaşların yönetime doğrudan katılımını öngörüyordu.
Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra, demokratik fikirler büyük ölçüde unutuldu. Ancak 1215 yılında İngiltere'de imzalanan Magna Carta (Büyük Ferman), demokrasi tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu.
Bu iki önemli demokrasi aşaması arasında temel farklar bulunmaktadır:
Antik Yunan'da doğan demokrasi fikri, Magna Carta ile birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Atina, halkın doğrudan yönetime katılımı fikrini ortaya koyarken; Magna Carta, iktidarın sınırlandırılması ve bireysel hakların korunması ilkelerini getirmiştir. Bu iki tarihsel gelişme, modern demokrasinin temel taşlarını oluşturmuş ve günümüz demokratik sistemlerinin şekillenmesinde kritik rol oynamıştır.
Demokrasi, tarih boyunca evrim geçirmeye devam etmiş ve günümüzde temsili demokrasi, anayasal demokrasi gibi farklı modellerle uygulanmaktadır. Ancak temelinde yatan "halkın yönetimi" fikri, binlerce yıldır insanlığın siyasi arayışlarının merkezinde yer almaya devam etmektedir.