Devletçilik, Atatürk İlkeleri'nden biri olup, özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminde benimsenen ekonomik ve sosyal bir kalkınma modelidir. Temelinde, ekonomik kalkınmanın devlet öncülüğünde ve denetiminde gerçekleştirilmesi fikri yatar. Bu ilke, tamamen devlet mülkiyetine dayalı bir sosyalist sistem değil, karma ekonomi modeline yakın bir anlayıştır.
Devletçilik ilkesi, 1930'lu yıllarda, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin hızlı sanayileşme ihtiyacından doğmuştur. Özel sermayenin yetersiz olduğu, ağır sanayi yatırımlarının gerektiği bir dönemde, devletin ekonomide düzenleyici, planlayıcı ve bizzat yatırımcı rol üstlenmesi hedeflenmiştir. 1934-1938 yılları arasında uygulanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı, bu ilkenin somutlaşmış halidir.
Demiryolu ağının genişletilmesi (Devlet Demiryolları), şeker fabrikaları, çimento ve demir-çelik tesisleri devlet eliyle kurulmuştur.
Devletçi modelde, toplam ekonomik çıktı \(Y\), özel sektör çıktısı \(P\) ve kamu sektörü çıktısı \(G\)'nin toplamı olarak düşünülebilir:
\[ Y = P + G \]
Ancak burada devlet (\(G\)), sadece bir üretici değil, aynı zamanda \(P\)'yi (özel sektörü) teşvik edici, düzenleyici ve tamamlayıcı bir rol oynar. Planlı dönemlerde hedeflenen büyüme oranı (\(r\)), devlet yatırımları (\(I_g\)) ile doğrudan ilişkilidir:
\[ r \propto I_g \]
(Büyüme oranı, devlet yatırımları ile orantılıdır.)
1980 sonrası dünyada yaşanan küreselleşme ve serbest piyasa dalgası, devletçilik uygulamalarının kapsamını daraltmıştır. Günümüzde devletçilik, daha çok stratejik sektörlerde devletin varlığını sürdürmesi (enerji, savunma, iletişim), düzenleyici ve denetleyici kurumlar aracılığıyla piyasaya müdahale etmesi ve sosyal devlet anlayışı çerçevesinde şekillenmektedir.
Devletçilik, Türkiye'nin kuruluş dönemi koşullarında, hızlı ve bağımsız bir sanayileşme için benimsenen bir araçtı. Tamamen kapalı bir devlet ekonomisi değil, özel sektörü tamamlayıcı ve destekleyici bir karma modeldi. Temel amacı, ekonomik kalkınmayı sağlamak ve ulusal bağımsızlığı güçlendirmekti. Bu ilke, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal tarihini anlamak için kritik bir öneme sahiptir.