Edebiyatımızın unutulmaz eserlerinden biri olan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatının usta kalemi Peyami Safa'ya aittir. Bu eser, yazarın otobiyografik özellikler taşıyan ve Türk romanında psikolojik türün önemli örneklerinden biri olarak kabul edilen başyapıtıdır.
Peyami Safa (1899-1961), sadece romancı değil aynı zamanda düşünür, gazeteci ve polemik yazarı olarak Türk edebiyatında iz bırakmış önemli bir isimdir. Eserlerinde Doğu-Batı çatışması, bireyin iç dünyası, hastalık ve yalnızlık gibi temaları derinlemesine işlemiştir.
Roman, ismini bir hastanenin kemik hastalıkları servisinden alır. 15 yaşındaki bir gencin kemik veremi (kemik tüberkülozu) nedeniyle çektiği fiziksel acılar ve bu süreçte yaşadığı psikolojik bunalımlar anlatılır. Eserde hastalık, sadece fiziksel bir durum olarak değil, karakterin ruh halini ve dünya görüşünü şekillendiren bir unsur olarak ele alınır.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında "hasta" temasını merkeze alan ilk romanlardan olması nedeniyle özel bir yere sahiptir. Peyami Safa'nın kendi çocukluk ve gençlik döneminde yaşadığı sağlık sorunlarından yola çıkarak kaleme aldığı bu eser, otobiyografik öğeler taşır. Roman, yalnızca bir hastalık hikayesi değil, aynı zamanda dönemin sosyal yapısını, insan ilişkilerini ve bireyin içsel yolculuğunu anlatan çok katmanlı bir eserdir.
Sonuç olarak, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu sadece Peyami Safa'nın değil, Türk edebiyatının da kilometre taşlarından biridir. Eser, yazarın derin psikolojik tahlilleri, samimi anlatımı ve toplumsal gözlem gücüyle okuyucuyu hem duygusal hem de düşünsel bir yolculuğa çıkarır. 💫