Ege'nin incisi İzmir'de, tarihin en görkemli medeniyetlerinden birine ev sahipliği yapan Efes Antik Kenti, dünyanın en iyi korunmuş arkeolojik alanlarından biri olarak her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. Hem bir liman kenti hem de dini ve ticari bir merkez olan Efes, antik dünyanın en önemli metropollerindendi. Gelin, bu büyülü kentin nerede olduğuna ve binlerce yıllık soluk kesen hikâyesine birlikte göz atalım.
Efes Antik Kenti, Türkiye'nin batısında, İzmir ilinin Selçuk ilçesi sınırları içinde yer alır. İzmir'e yaklaşık 80 km, Kuşadası'na ise 20 km uzaklıktadır. Antik kent, Küçük Menderes Nehri'nin denize döküldüğü alanda kurulmuştur. Bugün kıyıdan bir hayli içeride kalsa da, bir zamanlar Ege Denizi'nin en önemli limanlarından birine sahipti.
Efes'in kuruluşu MÖ 6000'lere, Neolitik döneme kadar uzanır. Ancak kent olarak bilinen yerleşimin, MÖ 10. yüzyılda Atinalı bir koloni lideri olan Androklos tarafından kurulduğu söylenir. Bir efsaneye göre, kurulacak kentin yeri, bir balığın işaret ettiği ve bir domuzun koştuğu yerde belirlenmiştir. Kent, başlangıçta Ayasuluk Tepesi (bugünkü Selçuk Kalesi) çevresinde gelişmiştir.
Efes, İyon Birliği'nin (12 İyon şehrinden biri) en önemli üyelerindendi. MÖ 7. yüzyılda Kimmer akınlarıyla sarsıldı. MÖ 560'ta ünlü Lidya Kralı Kroisos (Karun) kenti ele geçirdi ve limana yakın yeni bir alana taşıdı. Daha sonra Pers İmparatorluğu'nun hâkimiyetine girdi.
Büyük İskander'in generallerinden Lysimakhos, MÖ 300 civarında kenti bir kez daha, bugün gezdiğimiz yerine taşıdı ve surlarla çevirdi. Efes'in asıl görkemli dönemi Roma İmparatorluğu zamanında, özellikle de Augustus döneminde başladı. Asya Eyaleti'nin başkenti oldu ve nüfusu 250.000'e ulaştı. Bu dönemde inşa edilen anıtsal yapılar (Celsus Kütüphanesi, Tiyatro, Liman Caddesi) kenti dünyanın en ünlü merkezlerinden biri haline getirdi.
Efes, Hristiyanlık için de çok önemli bir merkezdi. İncil'de adı geçen yedi kiliseden biri buradaydı. Aziz Pavlus burada vaaz verdi, Aziz Yuhanna'nın mezarının burada olduğuna inanılır ve Meryem Ana'nın son yıllarını geçirdiği ev de Efes yakınlarındadır. M.S. 431'deki Üçüncü Ekümenik Konsil burada toplandı. Ancak, limanın Küçük Menderes Nehri'nin getirdiği alüvyonlarla dolması, ticaretin bitmesi ve sıtma salgınları nedeniyle kent yavaş yavaş terk edildi. Nüfus, yeniden Ayasuluk Tepesi'ne çekildi.
1304'te Aydınoğulları Beyliği kenti ele geçirdi ve Ayasuluk adını verdi. İsa Bey Camii gibi önemli eserler inşa edildi. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'na katılan bölge, 1914'te Selçuk adını aldı.
Efes, sadece bir arkeolojik alan değil, insanlık tarihinin binlerce yıllık kesintisiz birikiminin açık hava müzesidir. Burada;
🌟 UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 2015 yılında giren Efes Antik Kenti, geçmişin ihtişamını bugüne taşıyan, her taşında ayrı bir hikâye saklayan eşsiz bir hazinedir. Ziyaretinizde, mermer caddelerde yürürken, iki bin yıl öncesinin kalabalığının ve ticaretinin seslerini hayal etmeye çalışın. Tarih, burada son derece canlı ve dokunulabilirdir.