23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplanan Erzurum Kongresi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasi ve örgütsel temellerini atan en kritik adımlardan biridir. Kongre, Doğu Anadolu'nun işgal tehdidi altındaki vilayetlerinin temsilcilerinin bir araya gelmesiyle toplanmış, alınan kararlar ve oluşturulan Temsil Heyeti ile "milli irade" fikrini somutlaştırmıştır.
I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 24. maddesi, Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurulması olasılığını gündeme getirmişti. İstanbul Hükümeti'nin bölgeyi korumakta yetersiz kalması, hatta bazı yetkililerin işgali kolaylaştırıcı tutumları, yerel direniş örgütleri ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerini harekete geçirdi. Kongre, bu tehditlere karşı ortak bir savunma ve siyasi duruş belirlemek amacıyla toplandı.
Erzurum Kongresi'nde alınan ve "Milli Misak"ın ilk taslağı sayılabilecek kararlar şunlardır:
Kongrenin belki de en kalıcı ve somut sonucu, dokuz kişilik bir "Heyet-i Temsiliye" (Temsil Heyeti) seçilmesiydi. Bu heyet, kongre adına hareket etme ve aldığı kararları uygulama yetkisiyle donatılmıştı.
Temsil Heyeti, fiilen alternatif bir milli otorite merkezi haline geldi. Sivas Kongresi'nde tüm ulusu temsil eder niteliğe kavuşacak ve Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi açılana kadar (23 Nisan 1920) ülkenin gerçek yürütme gücü olarak çalışacaktı. Bu yapı, İstanbul Hükümeti'ne rağmen milli mücadelenin örgütlü bir merkezden yönetilmesini sağladı.
Erzurum Kongresi, bölgesel bir toplantı olarak başlamasına rağmen, aldığı evrensel kararlarla ulusal bir nitelik kazandı. "Milli sınırlar" ve "milli irade" vurgusu, Sivas Kongresi'nde tüm yurda mal edildi ve nihayetinde TBMM'nin kuruluş felsefesini oluşturdu. Mustafa Kemal Paşa'nın sivil bir kimlikle (ordu müfettişliğinden istifa ederek) kongreye katılması ve başkan seçilmesi, onun artık askeri yetkilerinden ziyade milli iradenin temsilcisi sıfatıyla hareket edeceğinin de göstergesiydi.
Özetle, Erzurum Kongresi ve onun yürütme organı Temsil Heyeti, dağınık haldeki direnişi tek bir çatı altında toplamaya, mücadeleyi İstanbul'dan bağımsız, Anadolu merkezli bir harekete dönüştürmeye yönelik ilk büyük ve başarılı adımdı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yol haritasının ilk maddeleri bu kongrede yazıldı.