Felsefe, bilgi, varlık, değer ve gerçeklik gibi temel soruları akıl yoluyla inceleyen bir disiplindir. Ahlak ise, insanların davranışlarını "iyi" ve "kötü", "doğru" ve "yanlış" gibi kavramlar çerçevesinde değerlendiren bir alandır. Bu iki alan birbirinden ayrı düşünülemez; felsefe, ahlakın temellerini, kaynağını ve geçerliliğini sorgular.
Felsefenin ahlakla olan ilişkisini inceleyen dalına etik veya ahlak felsefesi denir. Etik, şu temel sorulara yanıt arar:
Felsefe, ahlakı sadece bir "kurallar listesi" olarak kabul etmez. Onu eleştirel bir bakışla inceler:
Felsefe tarihi boyunca, ahlakın ne olduğuna dair birbirinden farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır:
"Nasıl bir insan olmalıyım?" sorusuna odaklanır. Amacımız, karakterimizi erdemlerle (cesaret, bilgelik, adalet gibi) donatmak ve erdemli bir yaşam sürerek mutluluğa (eudaimonia) ulaşmaktır.
Bir eylemin ahlaki değeri, onun sonuçlarına bağlıdır. "En fazla sayıda insana en yüksek faydayı sağlayan eylem doğrudur." prensibiyle hareket eder.
Kant'a göre bir eylemin ahlaki değeri, onun niyetinden gelir. "Öyle davran ki, eyleminin dayanağı olan ilke, herkes için geçerli bir yasa olsun." şeklinde özetlenebilecek Kategorik Imperatif (Koşulsuz Buyruk) ile evrensel ahlak yasalarını temellendirmeye çalışır.
💎 Özetle: Felsefe, ahlakı körü körüne bir inanç veya gelenek olmaktan çıkarıp, onu akıl ve eleştirel düşünce temeli üzerine inşa etmeye çalışır. Ahlaklı olmanın "neden"ini sorgulayarak, daha bilinçli ve tutarlı bir yaşam sürmemize rehberlik eder.