Firavun'un helakı, hem İslam inancında hem de diğer semavi dinlerin kutsal metinlerinde önemli bir yer tutan bir olaydır. Bu olay, Allah'ın peygamberi Hz. Musa'ya inanmayan ve İsrailoğullarını köleleştiren Firavun ve ordusunun, mucizevi bir şekilde Kızıldeniz'de boğularak yok edilmesidir.
Kur'an-ı Kerim'de ve Tevrat'ta bahsi geçen Firavun, genellikle II. Ramses olarak tanımlanır. Tarihsel kaynaklar, onun Mısır'ın Yeni Krallık döneminde, MÖ 13. yüzyılda hüküm sürdüğünü göstermektedir.
Firavun'un helakı, MÖ 13. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir. Kesin bir tarih vermek mümkün olmasa da, tarihçiler ve din alimleri bu zaman dilimi üzerinde genel bir kabul görmüştür.
Olay, Kur'an-ı Kerim'de Yunus Suresi'nin 90. ayetinde ve diğer bazı ayetlerde detaylı bir şekilde anlatılır. Süreç şu şekilde gelişmiştir:
Kur'an-ı Kerim, Firavun'un boğulma anındaki tavrını da aktarır. Sular kendisini kaplarken, "İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben de Müslümanlardanım" diyerek son anda iman ettiğini söylemiştir. Ancak bu imanı, korku anına ait ve kabul edilmeyen bir imandı. Yunus Suresi'nin 92. ayetinde, onun cesedinin gelecek nesillere bir ibret olması için kurtarıldığı bildirilir.
Günümüzde Kahire'deki Mısır Müzesi'nde sergilenen bir mumyanın, bu Firavun'a (II. Ramses'e) ait olduğu ve vücudunda boğulma belirtileri tespit edildiği iddia edilmektedir. Bu durum, anlatılan olayın bilimsel bir kanıtı olarak yorumlanmaktadır.
Bu helak olayı, kibir ve zulmün sonunun hüsran olduğunu ve Allah'ın, inanan kullarını asla yalnız bırakmayacağını gösteren en büyük ibretlerden biridir.