Orta Çağ İslam dünyasının en güçlü devletlerinden biri olan Gazneli Devleti, tarihte önemli izler bırakmış bir Türk-İslam imparatorluğudur. Bugünkü Afganistan, İran, Pakistan ve Hindistan'ın kuzey bölgelerine yayılan bu devlet, özellikle "Sultan" unvanını siyasi anlamda ilk kullanan hükümdarı Gazneli Mahmut ile tanınır. Bu yazıda, Gaznelilerin yükselişini ve Sultan Mahmut'un tarihteki eşsiz rolünü inceleyeceğiz.
Gazneli Devleti, 963 yılında Samanoğulları Devleti'nin bir komutanı olan Alp Tigin tarafından, bugünkü Afganistan'ın Gazne şehrinde kuruldu. Devlet, adını bu şehirden almıştır. Başlangıçta Samanoğulları'na bağlı bir valilik olan Gazne, zamanla bağımsız bir güç haline geldi.
Devletin sınırları en geniş haline, ünlü hükümdar Gazneli Mahmut (saltanat: 998-1030) döneminde ulaştı. Gazneliler, hem doğuda Hindistan'a yaptıkları seferlerle hem de batıda Büveyhoğulları ve Karahanlılarla mücadeleleriyle Orta Asya ve Güney Asya siyasetine yön verdi.
"Sultan" kelimesi Arapça'da "güç, otorite, iktidar sahibi" anlamına gelir. İslam tarihinde bu unvanı siyasi anlamda ilk kullanan kişi Gazneli Mahmut'tur. Abbasi Halifesi Kadir Billah, Gazneli Mahmut'un kendisine gösterdiği bağlılık ve İslam dünyasına yaptığı hizmetler karşılığında 999 yılında ona "Yeminüddevle ve Eminülmille" (Devletin Sağ Kolu ve Milletin Güvencesi) lakabıyla birlikte Sultan unvanını vermiştir.
Gazneli Mahmut'un en çok bilinen faaliyeti, zenginlik kaynağı olan Hindistan'a düzenlediği seferlerdir. Bu seferlerin temel amaçları:
Bu seferler sonucunda;
Gazneli Mahmut'un 1030'daki ölümünden sonra devlet eski gücünü koruyamadı. Oğlu I. Mesut döneminde, 1040 yılında Dandanakan Savaşı'nda Selçuklulara karşı alınan ağır yenilgi, devletin çöküş sürecini hızlandırdı. Gazneliler, 1186 yılına kadar varlıklarını sürdürdüler ancak bu tarihte Afganistan'daki Gurlular tarafından yıkıldılar.
Gazneli Devleti, Türklerin İslamiyet'i kabulünden sonra kurulan ilk büyük imparatorluklardan biridir. Gazneli Mahmut'un "Sultan" unvanını kullanması, siyasi otoritenin halifelikten bağımsızlaşma sürecinde önemli bir dönüm noktasıdır. Ayrıca, Hindistan'a yapılan seferler İslamiyet'in Güney Asya'da kalıcı olarak yerleşmesini sağlamış, bu coğrafyada Türk-İslam kültürünün izlerini bırakmıştır.
Gazne şehrinde günümüze ulaşan, özellikle Sultan Mahmut ve oğlu Mesut'un anıt mezarları ve minareleri, bu görkemli devletin sessiz tanıkları olarak ayakta durmaya devam etmektedir.