Ekonomik gelişmişlik düzeyi arttıkça, ülkelerin ekonomik yapısında belirgin bir dönüşüm gözlemlenir. Sanayi devrimiyle başlayan süreç, günümüzde hizmet sektörünün ekonomik faaliyetlerin merkezine yerleşmesiyle sonuçlanmıştır. Gelişmiş ülkelerde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ve istihdamın büyük çoğunluğu artık bu sektörden sağlanmaktadır.
Hizmet sektörü, somut bir mal üretmeyen, ancak değer yaratan tüm ekonomik faaliyetleri kapsar. Bu sektör, üçüncül sektör olarak da adlandırılır ve genellikle birincil (tarım, madencilik) ve ikincil (imalat sanayi) sektörlerden sonra gelişen bir aşamayı temsil eder.
Gelişmiş ülkeler, sanayi üretiminin olgunlaşması ve verimlilik artışıyla birlikte, imalat sanayisinin istihdamdaki payının azalmasıyla karşılaşmıştır. Bu boşluğu dolduran hizmet sektörü, yeni istihdam alanları yaratmıştır.
Kişi başına düşen gelir arttıkça, tüketicilerin harcama kalıpları değişir. Temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra, insanlar sağlık, eğitim, eğlence, seyahat ve kişisel hizmetlere daha fazla kaynak ayırmaya başlar.
Küresel tedarik zincirleri, gelişmiş ülkelerin yüksek katma değerli hizmetlerde (finans, AR-GE, tasarım, pazarlama) uzmanlaşmasına yol açmıştır. İmalat genellikle düşük maliyetli bölgelere kayarken, karar merkezleri ve yenilik üretimi gelişmiş ülkelerde kalmıştır.
Bilgi teknolojilerindeki ilerlemeler, yeni hizmet türlerinin (bulut bilişim, dijital pazarlama, uzaktan eğitim) ortaya çıkmasını sağlamıştır. Aynı zamanda, geleneksel hizmetlerin verimliliğini artırmıştır.
Yaşlanan nüfus, sağlık ve bakım hizmetlerine olan talebi önemli ölçüde artırmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki yüksek yaşlı nüfus oranı, bu sektörün büyümesini tetiklemektedir.
Ekonomik yapı, ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre şu şekilde değişir:
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde hizmet sektörü GSYİH'nın yaklaşık %80'ini oluştururken, bu oran Almanya'da %68, Japonya'da %70, Birleşik Krallık'ta ise %80 civarındadır.
Hizmet sektörünün hakimiyeti bazı ekonomik tartışmaları da beraberinde getirir:
Ekonomik evrim devam etmekte ve yeni kategoriler ortaya çıkmaktadır:
Bu sektörler, gelişmiş ekonomilerin rekabet avantajını sürdürmesinde kilit rol oynamaktadır.
Gelişmiş ülkelerde hizmet sektörünün yaygınlığı, basit bir ekonomik istatistikten çok daha fazlasını temsil eder. Bu durum, toplumların temel ihtiyaçlarını aşarak yaşam kalitesi, bilgi birikimi ve uzmanlaşmaya öncelik verdiği bir gelişmişlik aşamasının göstergesidir. Ancak, sağlıklı bir ekonomi için hizmet sektörü ile üretim kapasitesi ve yenilikçilik arasında dengeli bir ilişkinin korunması giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Ekonomik kalkınma yolculuğunda ülkeler, tarım toplumundan sanayi toplumuna, oradan da hizmet toplumuna evrilirken, bir sonraki aşama olan "bilgi toplumu" ve "yenilik ekonomisi" için hizmet sektörü içindeki yüksek katma değerli alanlara yatırım yapmaya odaklanmaktadır.