Honoré de Balzac'ın ölümsüz eseri Goriot Baba (Fransızca: Le Père Goriot), 1835'te yayımlandığında edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Yazarın devasa eseri İnsanlık Komedyası'nın temel taşlarından biri olan bu roman, Paris'in acımasız sosyal hayatını, sınıf atlama hırsını ve paternal sevginin sınırlarını derinlemesine inceler.
Olay örgüsü, Paris'in kenar mahallelerindeki sefil ve kasvetli Vauquer Pansiyonu'nda geçer. Burası, farklı sosyal sınıflardan ve geçmişlerden gelen karakterlerin kesişme noktasıdır. Pansiyon, 19. yüzyıl Paris toplumunun bir mikrokozmosu gibidir.
Roman, Goriot Baba'nın servetini un ticareti yaparak kazandığını, dul kaldıktan sonra tüm sevgisini ve varlığını iki kızına adadığını anlatarak başlar. Kızlarını soylu ve zengin adamlarla evlendirerek onları "yüksek sosyete"ye yerleştirir. Ancak bu, trajedisinin de başlangıcı olur.
Kızları, evliliklerinden ve sosyal statülerinden utanç duydukları burjuva kökenli babalarını görmezden gelmeye başlar. Ona ihtiyaç duydukları tek an, maddi sıkıntıya düştükleri ve babalarından para istedikleri zamandır. Goriot, kızlarının sevgisini satın alabilmek umuduyla servetini yavaş yavaş tüketir, pansiyondaki odasını giderek daha kötü bir odaya taşınmak zorunda kalır ve sefalete düşer.
Diğer yandan, genç Rastignac, kuzeni aracılığıyla yüksek sosyete çevresine girer ve Goriot'un kızlarından biri olan Delphine ile ilişki kurar. Bu süreçte, hem Goriot Baba'nın fedakarlığına hem de Vautrin'in ahlaksız felsefesine tanık olur. Vautrin, ona toplumun zenginlik ve güç üzerine kurulu olduğunu, duyguların ise bir zayıflık olduğunu öğretmeye çalışır.
Sonunda, Goriot Baba, kızları tarafından tamamen terk edilmiş, parasız ve hasta bir halde ölür. Ölüm döşeğinde bile kızlarının onu ziyaret etmesini umut eder, ancak boşuna. Cenazesine sadece Rastignac ve bir tıp öğrencisi katılır. Romanın sonunda, Rastignac Paris'e meydan okuyarak, artık safiyetini kaybetmiş bir şekilde, "Şimdi ikimiz seninle baş başayız!" der ve toplumla mücadelesine başlar.
Goriot, sınırsız ve neredeyse patolojik bir baba sevgisinin simgesidir. Bu sevgi, onun hem maddi hem manevi anlamda tükenişine yol açar.
Balzac, Restorasyon Dönemi Paris'indeki burjuvazinin ve aristokrasinin ikiyüzlülüğünü, para ve statüye dayalı ilişkileri acımasızca eleştirir.
Rastignac'ın hikayesi, saf bir gencin, toplumun yozlaşmış kurallarına ayak uydurmak için nasıl ahlaki değerlerinden taviz verdiğini gösterir.
Romanda her şey, bir alışveriş konusudur: sevgi, saygı, evlilikler. Goriot, kızlarının sevgisini satın almaya çalışır; kızları ise babalarının sevgisini paraya çevirir.
Sonuç olarak, Goriot Baba, sadece bir babanın hikayesi değil, bir dönemin ve toplumun röntgenini çeken, gücünü güncelliğinden hiç kaybetmeyen bir edebi şaheserdir. Balzac'ın deyişiyle, "Para, hayatın motorudur" ilkesinin insan ilişkilerini nasıl zehirlediğini gösteren unutulmaz bir trajedidir.