Edebiyatımızın unutulmaz eserlerinden biri olan Gulyabani, Türk edebiyatının önemli isimlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar'a aittir. Roman, ilk olarak 1913 yılında yayımlanmış ve o günden bugüne defalarca basılarak nesiller boyu okunmuştur.
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944), Türk edebiyatının "halk için halka doğru" anlayışını benimseyen ve gerçekçi akımın öncülerinden sayılan bir yazardır. Eserlerinde toplumun her kesiminden karakterlere yer verir, batıl inançları, töreleri, yanlış batılılaşmayı ve sosyal çarpıklıkları mizahi ve eleştirel bir dille anlatır.
Gulyabani, Hüseyin Rahmi'nin toplumdaki batıl inançları ve korkuları ele aldığı en ünlü eserlerinden biridir. Roman, "gulyabani" olarak adlandırılan bir hayaletin etrafında dönen olayları konu alırken, aslında toplumun boş inançlara nasıl kapıldığını ve bu inançların insan ilişkilerini nasıl etkilediğini gözler önüne serer.
Roman, konağında "gulyabani" olduğu söylenen bir hayaletten korkan bir ailenin etrafında şekillenir. Olaylar ilerledikçe, bu korkunun ardında yatan gerçekler ve insanların birbirini kandırması ortaya çıkar. Hüseyin Rahmi, bu eserinde cehaletin, batıl inançların ve korkunun toplum üzerindeki gücünü eleştirirken, aynı zamanda aklın ve bilimin önemini vurgular.
Hüseyin Rahmi, verimli bir yazardır. Gulyabani dışında, edebiyatımıza kazandırdığı pek çok önemli eser bulunmaktadır:
Gulyabani, sadece eğlenceli ve sürükleyici bir roman değil, aynı zamanda toplumsal bir eleştiri ve aydınlanma çağrısıdır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, bu eseriyle, insanları korku ve batıl inançların esiri olmaktan kurtulmaya ve gerçeklere akıl yoluyla ulaşmaya davet eder. Eser, günümüzde hâlâ geçerliliğini koruyan bu evrensel mesajıyla Türk edebiyatının klasikleri arasında hak ettiği yeri almıştır.