Hat sanatı, Arapça'da "çizgi" veya "yazı" anlamına gelen bir kelimedir. Ancak o, sıradan bir yazı biçimi olmaktan çok uzaktır. İslam sanatlarının tacı olarak nitelendirilen hat, harflerin estetik ve ritmik bir düzenle dans ettiği, görsel bir şiirdir. Kâğıt, kalem ve mürekkeple icra edilen bu kadim sanat, yüzyıllar boyunca hem bir ibadet aracı hem de derin felsefi anlamlar taşıyan bir disiplin olmuştur.
İslam inancında, Allah'ın insanlara gönderdiği ilk vahyin "Oku!" emriyle başlaması, yazıya ve dolayısıyla hat sanatına ayrı bir kutsiyet kazandırmıştır. Hattatlar, Kuran-ı Kerim ayetlerini, hadisleri ve diğer manaları en güzel şekilde yazabilmek için ömürlerini adamışlardır. Bu sanat, sadece güzel yazı yazmak değil; sabır, tevazu, disiplin ve manevi bir arayış yolculuğudur.
Hat sanatının kökleri 7. yüzyıla, İslamiyet'in doğuşuna dayanır. Zaman içinde farklı coğrafya ve kültürlerde çeşitlenerek gelişmiştir:
Altı temel yazı stili (Aklâm-ı Sitte) hat sanatının temelini oluşturur. Her birinin kendine has bir karakteri ve kullanım alanı vardır:
Üçte bir eğimle yazılan, yuvarlak hatlı ve celali (iri) boyutlarıyla anıtsal eserlerde kullanılan bir yazıdır. "Ümmü'l-hat" (Yazıların Annesi) olarak anılır.
Kuran-ı Kerim'in yazımında en çok kullanılan, sülüsün küçük ve daha sade halidir. Okunması kolaydır.
Nesih'e benzer ancak daha geniş, açık ve sakin bir karakteri vardır.
Nesih yazınının daha süslü ve tezyinatlı halidir.
Resmi belgelerde ve fermanlarda kullanılan, sülüs'ün daha küçük ve el yazısına yakın bir formudur.
Günlük yazışmalarda ve el yazısında kullanılan, en hızlı yazılan stildir.
Bunların dışında, özellikle Osmanlı'da gelişen Talik ve divani yazılar da çok meşhurdur.
Hat sanatı, sadece bir teknik değil, aynı zamanda bir meditasyondur. Bu yolculuktaki başlıca araçlar:
Hat sanatı, günümüzde sadece geleneksel formlarıyla değil, modern sanat, grafik tasarım, mimari ve hatta dövmecilik gibi alanlarda yeniden yorumlanarak yaşamaya devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki sanatseverler, bu kadim geleneğin derinliklerinden ilham alıyor. Hat, geçmişle gelecek arasında, harflerin zarafetiyle kurulmuş bir köprüdür.
Sonuç olarak, hat sanatı; bir yazıdan fazlası, bir ruhtur. Her bir çizgi, bir duanın, her bir nokta, bir disiplinin ifadesidir.