Stefan Zweig'ın kısa ama derinlikli romanı "Hayır" (orijinal adı: Ungeduld des Herzens, yani "Yüreğin Sabırsızlığı"), insan psikolojisinin karmaşık labirentlerinde gezinir. Acıma, sorumluluk, zayıflık ve vicdan arasında sıkışmış bir adamın trajedisini anlatan bu eser, Zweig'ın karakter tahlilindeki ustalığının en güzel örneklerinden biridir.
Genç ve idealist süvari teğmeni Anton Hofmiller, kasabanın en zengin ailesi olan Kekesfalva'ların malikânesinde verilen bir davete katılır. Burada, ailenin felçli kızı Edith ile tanışır. İlk başta ona acıyarak yaklaşan Hofmiller, Edith'in zekâsı, hassasiyeti ve ona gösterdiği ilgiden etkilenir. Onunla vakit geçirmeye, onu gezdirip eğlendirmeye başlar.
Hofmiller'in davranışları, Edith ve babası tarafından bir aşk ilanı olarak yorumlanır. Edith, hayatında ilk kez kendisini "hasta bir varlık" olarak değil, sevilen bir kadın olarak görmeye başlar ve ruhsal bir canlanma yaşar. Hofmiller ise bu durumu fark ettiğinde büyük bir ikileme düşer. Edith'e gerçek hislerini söyleyip onu kırmaktan korkar. "Hayır" diyememenin yarattığı ezici bir sorumluluk altında ezilir.
Doktor Condor, Hofmiller'i uyarır: Edith'in iyileşme umudu, onun psikolojik durumuna bağlıdır ve onu hayal kırıklığına uğratmak tehlikeli olabilir. Bu uyarı, Hofmiller'i daha da çıkmaza sokar. Bir yanda Edith'in ve babasının beklentileri, diğer yanda kendi içindeki "acıma" ile "aşk" arasındaki ayrımı yapamama hali vardır. Sonunda, bu dayanılmaz baskıdan bir kaçış yolu arar.
Hofmiller, birliğinin başka bir şehre nakledileceği yalanını söyleyerek oradan uzaklaşır. Ancak vicdan azabı peşini bırakmaz. Edith'ten gelen umutsuz bir mektubu alıp geri döndüğünde, çok geç kalmıştır. Edith, yaşadığı hayal kırıklığının ve ihanet duygusunun ağırlığına dayanamamıştır. Hofmiller'in kaçışı, tam da doktorun uyardığı trajik sonu getirmiştir.
Zweig, bu romanında "merhamet" olgusu üzerine derin bir sorgulama yapar. Gerçek merhamet nedir? Karşımızdakini incitmemek için yalan söylemek, onun hayallerini beslemek merhamet midir, yoksa bencillik ve zayıflık mı? Hofmiller'in trajedisi, zayıf bir anında söyleyemediği bir "hayır"ın, birçok hayatı nasıl mahvedebileceğinin güçlü bir tasviridir. Roman, okuyucuya şu soruyu sordurur: "İyilik yapayım derken, daha büyük bir kötülüğe nasıl sebep olunur?"
"Hayır", insanın içsel zayıflıklarının ve toplumsal baskılar karşısında dürüst olamamasının yarattığı yıkımı anlatan, sarsıcı bir psikolojik başyapıttır. Zweig'ın akıcı ve içe işleyen anlatımıyla, okuyucuyu vicdan muhasebesi yapmaya zorlar. Sadece bir "evet" ve "hayır" arasındaki ince çizginin, bir insanın kaderini nasıl belirlediğini gösteren, unutulmaz bir edebi eserdir.