Hz. İbrahim, semavi dinlerin ortak atası, tevhid inancının yeniden canlandırıcısı ve "Halilullah" (Allah'ın dostu) olarak anılan büyük bir peygamberdir. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'da merkezi bir figür olarak kabul edilir. Onun hayatı, sarsılmaz imanı, teslimiyeti ve akılcı sorgulaması ile örülüdür. Ancak, onun şahsiyetini ve misyonunu en çok özetleyen olay, kuşkusuz ateşe atılma hadisesidir.
Hz. İbrahim, içinde doğduğu toplumun putperestliğine karşı çıkarak tek Allah inancını savunmuştu. Babası Azer de dahil olmak üzere kavmi, tahtadan ve taştan yapılma putlara tapıyordu. Genç İbrahim, bir bayram günü kavmi şenlikteyken, tapınılan tüm putları bir balta ile paramparça etti ve baltayı en büyük putun boynuna astı. Kavmi döndüğünde olanları görünce, "Bunu ilahlarımıza kim yaptı?" diye sorduklarında İbrahim, alaycı bir üslupla "Belki de şu büyükleri yapmıştır. Sorun ona, eğer konuşabiliyorsa!" cevabını verdi. Bu akılcı ve meydan okuyan tavır, onun kavmi ile olan çatışmasını zirveye taşıdı.
Putların konuşamayacağını bilen kavim, bu cevap karşısında şaşkına döndü ve İbrahim'in inancını ve eylemini bir sapkınlık ve büyük suç olarak gördü. Onu yargılamaya karar verdiler. Dönemin hükümdarı Nemrut (Kur'an'da ismi geçmez, tefsir ve kıssalarda anılır) önüne çıkarılan İbrahim, tartışmada Nemrut'u mağlup etti. Nemrut, otoritesine ve inanç sistemine yönelik bu meydan okumaya karşılık olarak, İbrahim için en şiddetli cezayı emretti: Devasa bir ateşin yakılması ve İbrahim'in içine atılması.
Kavmi, İbrahim'i cezalandırmak için büyük bir ateş yaktı. Öyle ki, ateşin sıcaklığından kuşlar bile uçamaz hale geldi. İbrahim'i bir mancınıkla (veya benzer bir araçla) alevlerin ortasına fırlattılar. Ancak burada, tabiat kanunlarının üzerinde bir irade devreye girdi. İslam inancına göre Allah'ın emriyle ateş, İbrahim için bir serinlik ve güvenlik kaynağına dönüştü. Kur'an-ı Kerim'de bu olay şöyle anlatılır:
"Biz de dedik ki: 'Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol!' Böylece ona bir tuzak kurmak istediler, fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık." (Enbiya Suresi, 69-70. Ayetler)
Hz. İbrahim'in ateşten kurtuluşu, yalnızca fiziksel bir mucize değil, aynı zamanda insanlığa verilen derin bir manevi derstir. Onun hikayesi, bugün bile zulüm, baskı ve şirk karşısında direnenler için bir ilham kaynağıdır. Bu olaydan sonra İbrahim, kavminden ayrılarak Allah'ın emri doğrultusunda hanımı Hacer ve oğlu İsmail ile birlikte Mekke'ye göç etmiş ve Kâbe'yi inşa ederek tevhid inancının merkezini tesis etmiştir. "Halilullah" olarak anılması, onun Allah ile kurduğu dostane, güvene dayalı ve samimi ilişkinin bir nişanesidir. Ateşe atılma hadisesi, bu eşsiz dostluğun en büyük ve en unutulmaz sınavı olarak tarihe ve inanç dünyasına kazınmıştır.