Charles Dickens'ın 1859 yılında yayımlanan tarihî romanı İki Şehrin Hikayesi, edebiyat tarihinin en çok okunan ve en etkileyici eserlerinden biri olarak kabul edilir. Fransız Devrimi'nin gölgesinde geçen hikâye, Londra ve Paris arasında gidip gelen karakterlerin yaşamları üzerinden insanlığın en temel değerlerini, zulmü, fedakârlığı ve yeniden doğuşu anlatır.
Dickens, bu romanı kaleme alırken Thomas Carlyle'ın Fransız Devrimi adlı eserinden derinlemesine etkilenmiştir. Eser, 1775-1793 yılları arasında, yani devrimin öncesi ve Terör Dönemi'ni kapsayan bir zaman diliminde geçer. Yazar, olayları salt bir tarih anlatısı olarak sunmak yerine, sıradan insanların ve ailelerin hayatlarına odaklanarak devrimin insani boyutunu gözler önüne serer.
Roman, birkaç güçlü tema etrafında şekillenir:
Romanın en trajik ve en unutulmaz karakteridir. Yetenekli ama hayal kırıklığına uğramış, alkole sığınmış bir avukattır. Kendini "hiçbir iyiliğe layık olmayan bir insan" olarak görse de, sonunda insanlık tarihinin en büyük fedakârlıklarından birini yaparak ruhani bir dönüşüm geçirir.
18 yılını Paris'teki Bastille Hapishanesi'nde geçiren Dr. Manette, travma sonrası bir hayat sürer. Kızı Lucie ise "altın saçlı melek" olarak betimlenir; şefkati ve sevgisiyle etrafındaki insanları (babasını, Carton'u) iyileştiren, dönüştüren bir güçtür.
Soğukkanlı intikamın ve devrimci terörün simgesidir. Örgü örerken aslında aristokratların listesini tutması, sessiz ve ölümcül tehdidin mükemmel bir metaforudur.
İki Şehrin Hikayesi, sadece tarihî bir roman değil, aynı zamanda insan doğasına dair evrensel bir çalışmadır. Toplumsal kutuplaşmanın, önyargıların ve kontrolsüz gücün nelere yol açabileceğini gösterir. Dickens'ın canlı betimlemeleri, keskin sosyal eleştirisi ve duygusal derinliği, okuyucuyu sarsar ve düşündürür. Roman, zulüm ile adalet, umut ile umutsuzluk, bencillik ile fedakârlık arasındaki ince çizgiyi sorgulatır.
Dickens'ın bu başyapıtı, edebi dehasının yanı sıra, insanlık durumuna dair derin kavrayışını da sergiler. Unutulmaz finali ve "yaptığım şey, yapacağım şeyden çok daha iyi bir şeydir" gibi ölümsüz sözleriyle, okurun zihninde ve kalbinde iz bırakmayı başarır. İki Şehrin Hikayesi, sadece geçmişi anlatmakla kalmaz, bugüne ve geleceğe de ışık tutan zamansız bir aynadır.