Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk'un 2002 yılında yayımlanan "Kar" romanı, Türk edebiyatının en çok tartışılan ve derinlikli eserlerinden biridir. Roman, adeta bir siyasi ve psikolojik labirent gibi işlenmiş, Doğu ile Batı, din ile laiklik, modernlik ile gelenek arasındaki çatışmaları Kars'ın beyaz örtüsü altında anlatır.
Roman, şair ve yazar Ka'nın, İstanbul'dan uzaklaşmak ve gazetecilik yapmak için Kars'a gelişiyle başlar. Amacı, bu küçük ve karlı şehirdeki belediye seçimlerini ve özellikle de intihar eden genç kızların hikayesini araştırmaktır. Ancak Kars, onu beklediğinden çok daha karmaşık bir dünyaya çeker.
Kar, yalnızca bir hikaye anlatmaz; Türkiye'nin ruh halini ve çelişkilerini de masaya yatırır.
Ka karakteri üzerinden, Doğu ile Batı arasında sıkışmış bir aydının bunalımı resmedilir. "Batılı" değerlerle yetişmiş, ancak "Doğulu" bir toplumun içine düşmüş bir bireyin yabancılaşması ve arayışı hissedilir.
Ka'nın İpek'e olan aşkı, onun için kaotik Kars günlerinde bir sığınak ve ilham kaynağıdır. Ancak bu aşk, siyasi komplolar ve kişisel hırslar arasında savrulur.
Roman, laiklik, İslamcılık, milliyetçilik ve sol ideolojilerin Kars gibi sınır bir şehirde nasıl iç içe geçtiğini ve şiddete dönüşebildiğini gösterir. "Kar" adeta bir mikro-kozmos olarak Türkiye'nin siyasi haritasını yansıtır.
Ka, Kars'a vardıktan kısa bir süre sonra şehir, yoğun bir kar fırtınasıyla dünyadan kopar. Bu izolasyon, şehirde bir tiyatro oyunu kisvesi altında bir darbe gerçekleşmesine olanak sağlar. Sunay Zaim ve ekibi, radikal dini ve siyasi grupları hedef alan bir gösteri düzenler, ancak bu gösteri gerçek bir şiddete dönüşür.
Ka, tüm bu kaosun ortasında, hem İpek'le olan ilişkisini yaşamaya, hem gazeteci kimliğiyle olayları takip etmeye, hem de uzun süredir yazamadığı şiirler için ilham bulmaya çalışır. Kars'ta geçirdiği günlerde, bir anda gelen ilhamla 19 şiir yazar ve bu şiirleri bir kartvizite çizdiği "kar tanesi" şemasında birleştirir. Bu kar tanesi, romanın en güçlü sembollerinden biridir; her bir kol farklı bir şiiri, farklı bir duygu ve düşünceyi temsil eder, ancak hepsi merkezdeki "mutluluk" fikrine bağlıdır.
Kar, okuyucuyu basit bir "siyasi roman" beklentisinin ötesine taşır. Orhan Pamuk, karakterlerinin iç dünyalarını, korkularını ve arzularını olağanüstü bir incelikle işler. Roman, postmodern anlatım teknikleriyle (anlatıcının olaylara müdahalesi, zaman atlamaları) zenginleştirilmiştir. "Kar" metaforu, yalnızca mevsimsel bir durum değil, aynı zamanda unutma, örtbas etme, saflık ve tehlikeli bir güzelliğin sembolüdür.
Sonuç olarak, Kar, Türkiye'nin son yarım yüzyıldaki en hassas meselelerine ayna tutan, şiirsel ve politik bir başyapıttır. Sadece bir olaylar dizisi değil, bir ruh halinin, bir ülkenin atmosferinin romanıdır.