Sosyolojide, bireyin toplum içindeki konumunu ifade eden statü kavramı, iki temel yolla elde edilir: Verilmiş (edinilmiş) statü ve kazanılmış statü. Bu yazıda, modern toplumların bel kemiğini oluşturan ve bireyin çabasıyla şekillenen kazanılmış statüyü, özellikle meslek ve eğitim üzerinden mercek altına alacağız.
Bu statü türünü anlamak için aşağıdaki özelliklere dikkat etmek gerekir:
Modern toplumlarda bir insanın kimliğini tanımlayan en önemli unsurlardan biri mesleğidir. "Ne iş yapıyorsun?" sorusu, aslında kazanılmış statünüzü sorgular.
Örnek: Bir kişinin "yazılım geliştirici" olması, onun belirli programlama dillerini öğrenmesi, projeler geliştirmesi ve iş görüşmelerinden geçmesiyle elde ettiği bir kazanılmış statüdür.
Eğitim, kazanılmış statüler için en kritik yol ve aynı zamanda bir statü sembolüdür. Aldığınız diploma veya sertifika, somut bir kazanım kanıtıdır.
Kazanılmış statü ideali, "çalışan herkes başarır" şeklinde mutlak bir eşitlik vaat etmez. Verilmiş statüler (cinsiyet, ekonomik köken, etnik kimlik), bireyin hangi kazanılmış statülere erişebileceği, eğitim fırsatları ve mesleki yükselme şansı üzerinde derin etkiler yaratabilir. Yani, iki farklı verilmiş statüye sahip birey, aynı çabayla aynı kazanılmış statüye ulaşmakta zorluklarla karşılaşabilir.
Kazanılmış statü, bireyin kimliğini inşa etme, topluma katkıda bulunma ve kendi kaderini şekillendirme çabasının sosyolojik karşılığıdır. Özellikle meslek ve eğitim bu sürecin hem temel taşları hem de en görünür sonuçlarıdır. Ancak, bu "açık yarış"ın herkes için eşit koşullarda başlamadığını anlamak, toplumsal eşitsizlikleri analiz edebilmek için kritik öneme sahiptir. Statülerimizin bir kısmı bize verilmiş olsa da, hayat hikayemizi şekillendiren en dinamik unsur, kendi irademizle kazandıklarımızdır.