Antoine de Saint-Exupéry'nin 1943'te yayımlanan bu kısa ama derin eseri, sadece bir çocuk kitabı olmanın çok ötesine geçmiştir. Küçük Prens, her yaştan okura hitap eden, her okuyuşta yeni anlamlar keşfedilen bir felsefi ve şiirsel bir başyapıttır. İşte bu büyülü kitabın bizlere ulaştırdığı, insanlığa dair en temel mesajları.
Kitabın belki de en ünlü cümlesi, Tilki'nin Küçük Prens'e söylediği şu sözlerde saklıdır: "Gerçeğin mayası gözle görülmez. Yalnız kalple bakarsan görebilirsin." Bu, modern dünyanın aşırı rasyonalizmine ve sadece sayılara, görünüşe dayanan değerlendirmelerine güçlü bir itirazdır. Sevgi, dostluk ve anlam gibi en değerli şeyler gözle görülmez, ancak kalple hissedilir.
Küçük Prens, gezegenindeki güle karşı hissettiklerini şöyle ifade eder: "Onun için sorumluyum... Onu sahiplendiğim için." Bu, ilişkilerimizdeki sorumluluğun, körü körüne bir bağlılık değil, sevgi ve emekle kurulan aktif bir bağ olduğunu gösterir. Sahiplenmek, korumak ve değer vermektir.
Kitap, yetişkinlerin dünyasını keskin bir mizahla eleştirir. Büyükler; sayılardan, unvanlardan, statüden, maddi kazançtan ve dar pragmatik hesaplardan hoşlanır. Küçük Prens'in karşılaştığı; kral, kendini beğenmiş adam, ayyaş, iş adamı, fenerci ve coğrafyacı, yetişkin dünyasının boş ve anlamsız takıntılarının birer alegorisidir. Bu, okura "Gerçekten önemli olan nedir?" sorusunu sordurur.
Tilki'nin "Evcilleştir" kavramı üzerinden anlattıkları, ilişkilerin ve aidiyetin felsefesidir:
Küçük Prens, Dünya'da gördüğü binlerce gülün, kendi gülünden farksız olduğunu fark edince umutsuzluğa kapılır. Ancak Tilki'nin öğretisiyle anlar ki, onun gülünü eşsiz kılan, onun için harcadığı zaman, ona verdiği emek ve kurduğu bağdır. Sevgi, nesnenin kendisinden çok, ona yüklenen anlam ve hatıralardır.
Kitabın açılışındaki "Boa Yılanı" çizimi, yetişkinlerin hayal gücü eksikliğinin sembolüdür. Onlar şapka görürken, aslında bir fili yutmuş bir yılan vardır. Bu, çocukların yaratıcı bakış açısını yitirmememiz gerektiğini hatırlatır.
Küçük Prens, basit bir dille yazılmış, ancak derinlikleri olan bir aynadır. İnsanın kendisine, ilişkilerine ve hayattaki önceliklerine bakmasını sağlar. Her okuduğumuzda, bulunduğumuz hayat evresine göre farklı bir mesaj çıkarırız. Belki de onun en büyük mesajı, "Kendini evcilleştirdiğin, zaman ayırdığın ve kalbinle baktığın şeylerden sorumlusun" öğretisidir. Bu nedenle, sadece bir kitap değil, ömür boyu sürecek bir içsel yolculuğun başlangıcıdır.