Fyodor Dostoyevski'nin 1866 yılında yayımlanan "Kumarbaz" romanı, yazarın kendi kumar bağımlılığı deneyimlerinden derinlemesine beslenen, tutku, özgür irade, batış ve Rus toplumunun Avrupa karşısındaki kimlik bunalımını ele alan keskin bir psikolojik eserdir. Eser, aynı zamanda Dostoyevski'nin ünlü romanı "Suç ve Ceza" ile aynı dönemde, bir yayıncıyla yapılan sıkı bir sözleşme gereği sadece 26 günde yazılmıştır.
Hikaye, Batı Avrupa'nın kurgusal bir kumar şehri olan "Roulettenburg"da geçer. Rusya'dan gelen karakterler, burada Avrupa'nın gösterişli ve yozlaşmış atmosferi içinde kendi iç çatışmalarını yaşarlar.
Romanın kalbinde, kumarın psikolojik analizi yatar. Dostoyevski için rulet, sadece bir şans oyunu değil, insanın kaderini bir anda, kendi iradesiyle (ya da iradesizliğiyle) belirleme arzusunun bir metaforudur. Aleksiy, kazandığı anlarda kendini bir "tanrı" gibi hisseder; kaybettiğinde ise dipsiz bir çukura düşer. Bu döngü, onun gerçek hayattaki konumundan (bir "öğretmen", bir "hizmetkar") kaçışı ve kendi hayatı üzerinde söz sahibi olma yanılsamasıdır.
Aleksiy'in Polina'ya olan aşkı, boyun eğme ve itaatle iç içe geçmiştir. Polina onu sınamak için sürekli emirler verir, hatta onu başka bir kadınla flört etmesi için bile gönderir. Aleksiy, kumarda kazandığı parayı Polina'ya sunarak onun gözünde değer kazanacağını düşünür. Bu dinamik, sevginin güç, kontrol ve aşağılanma ile nasıl zehirlenebileceğini gösterir.
Roman, 19. yüzyıl Rus aydınının Avrupa karşısındaki ikilemini de yansıtır. General ve çevresi, Avrupalı gibi davranmaya çalışan, borçlanan ve kendi kültüründen kopmuş insanlardır. "Büyükanne" ise tipik bir Rus karakteri olarak, Avrupalı incelikleri umursamaz, doğrudan ve pervasızdır. Dostoyevski, Avrupa'nın ahlaki çürümüşlüğünü ve Rus ruhunun bu ortamdaki yabancılaşmasını eleştirir.
Aleksiy, General ve Polina ile birlikte Roulettenburg'dadır. General, Mlle. Blanche ile evlenebilmek için Rusya'daki büyükannesinin ölümünü ve mirası beklemektedir. Ancak büyükanne beklenmedik bir şekilde sağ olarak şehre gelir ve kumar masasında büyük miktarlar kaybeder, mirası tüketir. Bu, General'in ve çevresinin planlarını altüst eder.
Polina, Aleksiy'den kumar masasında şansını denemesini ister. Aleksiy, inanılmaz bir şansla büyük miktarlar kazanır ve parayı Polina'ya sunar, ancak Polina parayı yüzüne fırlatır. Aleksiy, hayal kırıklığı içinde Mlle. Blanche'ın peşinden Paris'e gider, orada parayı çarçur eder. Polina'dan gelen bir mektupta ona olan aşkını itiraf ettiğini öğrenir, ancak artık çok geçtir. Roman, Aleksiy'in yeniden kumar masasına dönüp her şeyi kaybettiği ve umutsuz bir şekilde ruletin başına oturduğu trajik bir sahneyle son bulur: "Yarın, yarın her şey sona erecek!"
"Kumarbaz", Dostoyevski'nin en otobiyografik ve içe dönük eserlerinden biridir. Yazar, kendi kumar tutkusunun getirdiği maddi ve manevi çöküşü, karakteri Aleksiy üzerinden tüm çıplaklığıyla anlatır. Roman, bağımlılığın psikolojisini, irade zayıflığını, toplumsal yabancılaşmayı ve insan ruhunun karanlık labirentlerini anlamak için edebiyat tarihinde bir başyapıt olarak kabul edilir. Sade ve akıcı anlatımı, diğer büyük romanlarına kıyasla daha dar bir zaman diliminde geçmesi, onu Dostoyevski'ye giriş için de değerli bir eser haline getirir.