Kurban ibadeti, İslam'ın en köklü ve sembolik ritüellerinden biridir. Yalnızca bir hayvan kesmekten çok daha derin bir anlam taşır; bu, bir teslimiyet, şükür ve Allah'a yakınlaşma eylemidir. Bu ibadetin kökleri, İbrahimî geleneğe ve Kur'an-ı Kerim'de detaylıca anlatılan Hz. İbrahim (A.S.) ile oğlu Hz. İsmail (A.S.) kıssasına dayanır.
Kurban, Arapça "yaklaşmak" anlamındaki "kurb" kökünden gelir. Dolayısıyla ibadetin özü, Allah'a yakınlaşma arzusudur. Maddi bir varlığı, yüce bir emir uğruna feda edebilmenin pratik bir tezahürüdür. Bu ibadetin toplumsal ve bireysel pek çok hikmeti bulunur:
Kurban ibadetinin manevi temeli, Saffat Suresi'nin 100-107. ayetlerinde anlatılan bu sınavdır. Hz. İbrahim, Allah'tan kendisine bir evlat vermesi için dua eder. Oğlu İsmail dünyaya geldikten ve yanı başında büyüdükten sonra, rüyasında onu kurban ettiğini görür. Bu, o dönemde bir peygambere vahiy yollarından biri olarak kabul edilir.
Bu olay, yalnızca İslam'da değil, Yahudilik ve Hristiyanlık gibi diğer İbrahimî dinlerin kutsal metinlerinde de (farklı varyasyonlarla) yer alır. Bu, kurban ibadetinin ve teslimiyet fikrinin insanlık tarihindeki merkezi yerini gösterir. İslam, bu köklü geleneği, belirli kurallar (Zilhicce ayının 10., 11., 12. günleri, mali imkan, hayvanın şartları vb.) çerçevesinde sürdürerek, her yıl milyonlarca Müslümanın bu ortak manevi mirası hatırlamasını ve yaşamasını sağlar.
Modern dünyada kurban ibadeti, bazen yalnızca şekli bir uygulamaya indirgenme riski taşır. Oysa asıl önemli olan, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'in gösterdiği "canından ve malından vazgeçebilme" ruhunu anlamak ve yaşatmaktır. Kesilen hayvanın eti ve kanı değil, kişinin takvası ve samimiyeti Allah'a ulaşır (Hac, 37).
Bu ibadet, Müslümanlara her yıl; sahip olduklarının geçiciliğini, paylaşmanın erdemini, Yüce Yaratıcı'ya mutlak itaatin gerekliliğini ve nihayetinde her zorluğun ardından bir rahmet ve kurtuluş (fidye) olduğunu hatırlatır. Kurban, bu kadim kıssayı yüzyıllar sonra yaşayan her Müslümanın şahsında yeniden canlandıran bir canlı hatıra, bir aktif tefekkür anıdır.
Kurban, bu deruni anlamlarıyla, yalnızca yılda bir gerçekleştirilen bir ritüel değil, Müslümanın tüm hayatına yayması gereken bir teslimiyet ve fedakarlık bilinci aşılar.