Kutlu Doğum Haftası, İslam dünyasında Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğumunun yıldönümü olarak idrak edilen, sevgi, hoşgörü ve birlik mesajlarının yayıldığı özel bir zaman dilimidir. Bu hafta boyunca camiler, konferans salonları ve kültür merkezleri, Peygamber sevgisini en içten şekilde ifade eden bir sanat dalıyla dolup taşar: Mevlid-i Nebi şiirleri. Bu şiirler, asırlardır müminlerin gönlündeki Peygamber aşkını dile getiren, hem dini hem de edebi bir mirastır.
İslam edebiyatında Peygamber Efendimiz'i öven şiirler (na't ve mevlidler) çok erken dönemlerde ortaya çıkmıştır. Ancak özellikle Süleyman Çelebi'nin 15. yüzyılda kaleme aldığı "Vesîletü'n-Necât" (Kurtuluş Yolu) adlı eser, Anadolu ve Balkan coğrafyasında "Mevlid" denilince akla gelen ilk metindir. Bu manzum eser, o günden bugüne, Mevlid kandillerinde ve Kutlu Doğum haftalarında okunarak bir gelenek halini almıştır.
Mevlid-i Nebi şiirleri sadece edebi metinler değil, aynı zamanda:
İslam şiir geleneği, Peygamber sevgisini işleyen sayısız şair yetiştirmiştir. İşte onlardan bazıları ve unutulmaz mısraları:
"Allah adın zikredelim evvelâ
Vâcib oldur cümle işte her kula
Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsan eder Allah ana"
Bu açılış beyitleri, Türkçe yazılmış en meşhur mevlid metninin başlangıcıdır ve Allah'a hamd ile söze başlamanın önemini vurgular.
13. yüzyılda yaşamış Mısırlı şair İmam Busiri'nin "Kasîde-i Bürde"si (Hırka Kasidesi), tüm İslam dünyasında meşhurdur. Rivayete göre felçli olan şair, rüyasında Peygamber Efendimiz'in hırkasını üzerine örtmesiyle şifa bulur ve bu kasideyi yazar. "Bürde", Arapça'da "hırka" demektir.
20. yüzyıl şairi Arif Nihat Asya'nın "Naat"ları, geleneği modern Türkçe ile buluşturur:
"Ey şanlı rûzigâr, ey Nebîler serveri!
Sensin bize göklerden inen en güzel haber…"
Kutlu Doğum Haftası'nda, çocukların da anlayabileceği, sade ve ritmik şiirler önemli yer tutar. Bu şiirler, minik yüreklerde Peygamber sevgisini filizlendirmeyi amaçlar.
Kutlu Doğum Haftası şiirleri, taşıdıkları derin manalar ve estetik değerlerle, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) evrensel mesajlarını kuşaktan kuşağa aktaran birer köprü görevi görür. Bu şiirleri okumak, dinlemek ve anlamak, sadece edebi bir zevk değil, aynı zamanda gönlü Peygamber aşkıyla dolduran manevi bir yolculuktur. Bu hafta, bu kadim geleneği yaşatmak ve kalplerimizi bir kez daha O'nun (s.a.v.) sevgisiyle harmanlamak için bir fırsattır.
“Şefâat ya Resûlallah!” dilekleriyle dolu, şiirlerin nağmeleriyle çınlayan nice Kutlu Doğum Haftalarına… 🌹