Merhaba! Bugünkü dersimizde, İngilizcede en temel ve çok anlamlı kelimelerden biri olan "leg" kelimesini detaylıca inceleyeceğiz. Bu ders notu, kelimenin anlamını, kullanım alanlarını, deyimsel ifadelerini ve Türkçe karşılıklarını öğrenmenize yardımcı olacaktır.
"Leg" kelimesinin birincil ve en yaygın anlamı "bacak"tır. Hem insan ve hayvan anatomisinde, hem de masa, sandalye gibi nesnelerin ayak kısımlarını tanımlamak için kullanılır.
"Leg" kelimesi mecazi ve deyimsel anlamlarda da sıklıkla karşımıza çıkar.
Uzun bir yolculuk, yarış veya turnuvanın her bir etabına "leg" denir.
Pantolon, tayt vb. giysilerin bacak kısmını ifade eder.
İngilizcede "leg" içeren birçok deyim vardır. İşte en sık kullanılanları:
Anlamı: Birine şaka yapmak, onu kandırmak, dalga geçmek.
Örnek: "Don't worry, I was just pulling your leg!" (Endişelenme, sadece seninle dalga geçiyordum!)
Anlamı: Çok yıpranmış, bitkin olmak; (bir eşya için) ömrünün sonuna gelmek, çalışmaz durumda olmak.
Örnek: "After the marathon, I was on my last legs." (Maratondan sonra ayakta duracak halim kalmamıştı.)
Anlamı: (Bir iddia veya argümanda) hiçbir dayanağı olmamak, savunacak bir tarafı kalmamak.
Örnek: "Without evidence, you don't have a leg to stand on in court." (Kanıt olmadan, mahkemede savunacak bir dayanağın olmaz.)
Anlamı: (Özellikle sahne sanatlarında) "Şans dilemek", "İyi şanslar!" anlamında kullanılan bir deyim. Türkçedeki "büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim" gibi kalıplaşmış bir iyi dilektir.
Örnek: "Your performance is in 10 minutes? Break a leg!" (Gösterin 10 dakika sonra mı? Şanslar dilerim!)
Sonuç: "Leg" göründüğünden çok daha zengin bir kelimedir. Hem günlük konuşmada hem de deyimler içinde sıklıkla karşınıza çıkacaktır. Bu ders notunda öğrendiklerinizle, artık bu kelimeyi daha güvenle kullanabilirsiniz. Bir sonraki derste görüşmek üzere! 👋