Mars, Güneş Sistemi'nde Güneş'ten itibaren dördüncü gezegen olarak yer alır ve Dünya'nın hemen dış yörüngesinde bulunur. Demir oksit (pas) bakımından zengin yüzeyi ona karakteristik kırmızı rengini verir, bu nedenle "Kızıl Gezegen" olarak adlandırılır. Mars, insanlık tarihi boyunca hem bilimsel merakın hem de hayal gücünün odağı olmuştur.
Mars, Güneş Sistemi'ndeki en büyük volkan olan Olympus Mons'a ev sahipliği yapar. Bu devasa volkan 25 km yüksekliğe ve 600 km çapa sahiptir. Ayrıca Tharsis yükseltisi üzerinde bir dizi büyük volkan bulunur.
Mars'ın ekvator bölgesinde yer alan Valles Marineris, Güneş Sistemi'ndeki en büyük kanyon sistemidir. 4.000 km uzunluğu, 200 km genişliği ve 7 km derinliği ile Dünya'daki Büyük Kanyon'dan çok daha büyüktür.
Mars'ın kuzey ve güney kutuplarında mevsimsel değişim gösteren buzul kapakları bulunur. Bu buzullar su buzunun yanı sıra donmuş karbondioksitten (kuru buz) oluşur.
Mars'ın atmosferi Dünya'nınkinden çok daha incedir ve %95 karbondioksit, %2.7 azot, %1.6 argon ve eser miktarda oksijen ve su buharı içerir. Atmosfer basıncı Dünya'nın sadece %1'i kadardır, bu nedenle sıvı su yüzeyde uzun süre kalabilmez.
Mars'ta mevsimler yaşanır ve bu mevsimsel değişimler devasa toz fırtınalarını tetikleyebilir. Bu fırtınalar bazen tüm gezegeni sarabilir ve haftalarca sürebilir.
Mars yüzeyinde günümüzde sıvı su bulunmasa da, gezegenin geçmişinde nehirler, göller ve okyanuslar olduğuna dair güçlü kanıtlar vardır. Kutup bölgelerinde su buzları ve yeraltında tuzlu su rezervuarları olabileceği düşünülmektedir.
Bu su varlığı, Mars'ta geçmişte veya günümüzde mikrobiyal yaşam olabileceği olasılığını gündeme getirmektedir. NASA'nın Perseverance ve Curiosity gibi keşif araçları bu olasılığı araştırmaya devam etmektedir.
Mars, insanlığın uzaydaki bir sonraki büyük hedefidir. SpaceX, NASA ve diğer uzay ajansları Mars'a insan gönderme ve hatta orada kalıcı yerleşimler kurma planları üzerinde çalışmaktadır. Mars'ın Dünya'ya göre daha düşük yerçekimi, su buzları ve karbondioksitten oksijen üretme potansiyeli, bu gezegeni insan kolonizasyonu için en uygun adaylardan biri yapmaktadır.
Kızıl Gezegen, sadece geçmişimizi değil, aynı zamanda insanlığın geleceğini de şekillendirebilecek bir dünyadır.