“Memleket İsterim”, Türk edebiyatının en sevilen şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı'nın, 1946 yılında yayımlanan “Otuz Beş Yaş” şiir kitabında yer alan ölümsüz bir eseridir. Bu şiir, sadece bir toprak parçasını değil, özlenen bir huzur, barış ve saflık idealini anlatır. Tarancı, savaşların ve karmaşanın gölgelediği bir dünyada, insanın içinde sakladığı “cennet” tasvirini yalın ve etkileyici bir dille resmeder.
Şiir, serbest nazma yakın duran, kısa ve duraklı dizelerden oluşur. Sade bir dili vardır, ancak bu sadelik derin bir lirizm ve evrensel bir dilek taşır. Şair, anlatımını güçlendirmek için tekrarlar ve karşıtlıklar kullanır.
Şiirin en güçlü mesajı, her türlü çatışmanın son bulduğu bir dünya arzusudur. “Kardeş kavgasına bir nihayet olsun” dizesi, hem ülke içindeki ayrışmalara hem de dünyadaki savaşlara bir gönderme ve temennidir.
Tarancı’nın istediği memleket, lüks veya ihtişam değil, temel insani ihtiyaçların ve duyguların karşılandığı bir yerdir. “Çocukların olsun”, “İnsanların yüzü gülsün” ifadeleriyle basit, samimi ve paylaşımcı bir mutluluğu işaret eder.
“Memleket” kelimesiyle sınırları belli bir coğrafyadan çok, tüm insanlığın özlem duyduğu bir “yaşanabilir dünya”yı kasteder. Bu yönüyle şiir, yerelliği aşan evrensel bir nitelik kazanır.
Cahit Sıtkı, genellikle “yaşama sevinci” ve “ölüm korkusu” temalarıyla bilinir. “Memleket İsterim”, onun şiir evrenindeki diğer önemli bir kutbu, yani “toplumsal ütopya” ve “barış özlemi”ni gösterir. Bireysel duyarlılığın yanında, toplumsal bir kaygıyı da lirik bir şekilde ifade ettiği nadir şiirlerinden biridir. Tarancı’nın diğer ünlü şiiri “Otuz Beş Yaş”taki bireysel yalnızlık ve ölüm temasına karşılık, bu şiirde kolektif bir umut ve iyimserlik vardır.
“Memleket İsterim”, zamansız bir dileği, her dönemde geçerli olan insani bir arzuyu dillendirir. Savaşların, kavgaların, hüzünlerin olmadığı; doğanın rengârenk, insanların mutlu olduğu bir dünya tasavvurudur. Cahit Sıtkı Tarancı, bu kısa ama çarpıcı şiiriyle, edebiyatımızda “barış” temalı en kalıcı ve içten metinlerden birini armağan etmiştir. Şiir, sadece bir edebi metin olarak değil, hepimizin içinde taşıdığı o saf ve güzel dünya özleminin bir ifadesi olarak okunmaya devam etmektedir.