Doğu’nun ve Batı’nın gönül sultanı, aşkın ve hoşgörünün sembolü, şiirin ve irfanın ölümsüz sesi… Mevlana Celaleddin Rumi, yalnızca 13. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıf değil, aynı zamanda evrensel mesajlarıyla günümüze ışık tutan bir rehberdir. Onun hayat hikâyesi, eserleri ve sözleri, yüzyıllar ötesinden insanlığa “gel” diye seslenmeye devam ediyor.
Mevlana Celaleddin Rumi, 30 Eylül 1207’de, bugünkü Afganistan sınırları içinde yer alan Belh şehrinde dünyaya geldi. Babası “Sultanü’l-Ulema” (Bilginler Sultanı) unvanıyla tanınan Bahaeddin Veled’dir. Moğol istilasının yaklaşması üzerine ailesiyle birlikte göç etmek zorunda kaldı. Uzun bir yolculuktan sonra, o dönemde Anadolu Selçuklu Devleti’nin önemli bir ilim ve kültür merkezi olan Konya’ya yerleştiler.
Burada babasının vefatından sonra onun müritleri, genç Celaleddin’in etrafında toplandı. O artık bir din âlimi ve hukukçu olarak yetişmişti. Ta ki 1244 yılında, hayatını ve düşünce dünyasını kökten değiştirecek bir kişiyle, Şems-i Tebrizi ile karşılaşana kadar. Bu buluşma, Mevlana’nın içindeki ilahi aşk ateşini tutuşturdu. Şems’in kayboluşundan sonra derin bir ıstırap yaşasa da, bu hâl onu şiirler, semalar ve insanlığa adanmış bir ömre yönlendirdi. 17 Aralık 1273’te Hakk’a yürüdü. Onun vefatına “Şeb-i Arus” (Düğün Gecesi) adını verdi, çünkü ölümü sevdiğine, yani Allah’a kavuşma anı olarak görüyordu.
Mevlana’nın tüm öğretisi, merkezine aşkı, hoşgörüyü, birliği ve insan-ı kâmil olma yolculuğunu alır. Ona göre din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın tüm insanlık bir bütündür. Ünlü şiirinde söylediği gibi:
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel / İster kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel.”
Bu çağrı, herkesi kucaklayan, dışlamayan, dönüştürmeyi hedefleyen evrensel bir sevgi dilidir. Mevlana’nın sema ayini de bu felsefenin bir tezahürüdür; birliğe, ilahi aşka ve kâinattaki dönüşe sembolik bir yolculuktur.
Mevlana’nın sözleri, yüzyıllar geçse de tazeliğini koruyan, insanın içine işleyen özlü ifadelerdir. İşte onlardan bir demet:
Mevlana, ölümünün üzerinden 750 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, dünyanın en çok okunan şairlerinden biri olmaya devam ediyor. Eserleri onlarca dile çevrildi. Her yıl Aralık ayında Konya’da düzenlenen Şeb-i Arus Törenleri, onun vuslatını anmak için dünyanın dört bir yanından insanı bir araya getiriyor. UNESCO, 2007 yılını “Mevlana Yılı” ilan ederek onun evrensel barış mesajını tüm dünyaya duyurdu.
Mevlana’nın mirası, bize şunu hatırlatır: İnsan, maddeden öte bir mana varlığıdır. Hakikate giden yol, nefretten ve benlikten arınmış bir kalpten, sevgi ve merhametten geçer. Onun sözleri, modern dünyanın karmaşası içinde bir sığınak, bir iç huzuru kaynağı olmaya devam edecek.
“Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.” – Mevlana