Ursula K. Le Guin'in 1974 tarihli bilimkurgu klasiği Mülksüzler, birey-toplum ilişkisi, mülkiyet, özgürlük ve aidiyet gibi temel kavramları sorgulayan derinlikli bir eserdir. Roman, birbirine zıt iki gezegen üzerinden modern insanın içsel ve toplumsal çatışmalarını ele alır.
Kitabın merkezinde, birbirinin uydusu olan iki gezegen bulunur:
Fizikçi Shevek'in Anarres'ten Urras'a yaptığı yolculuk, iki toplum modelinin de kusurlarını gözler önüne serer. Shevek, bir yandan bilimsel çalışmalarını paylaşmak isterken, diğer yandan aidiyet ve özgürlük ikilemi arasında kalır.
Le Guin, "mülksüz" olmanın gerçek özgürlük anlamına gelip gelmediğini sorgulatır. Anarres'te mülkiyet yoktur ama bireysel özgürlükler de sınırlıdır.
Roman, bireyin toplum için feda edilmesi ile bireyciliğin toplumu yok etmesi arasındaki ince çizgiyi inceler.
Le Guin, ne Anarres'in ne de Urras'ın ideal toplumlar olmadığını gösterir. Gerçek çözümün, bu iki zıt kutup arasında bir denge olabileceğini ima eder.
Mülksüzler, okuyucuyu "ütopya" kavramını yeniden düşünmeye zorlar. Le Guin, insan doğasının karmaşıklığını göz ardı eden her türlü ideolojik sistemin nihayetinde başarısız olacağını vurgular. Romanın ana fikri, mutlak özgürlük ile mutlak eşitlik arasında bir dengenin gerekli olduğu ve hiçbir toplum modelinin mükemmel olmadığıdır.
Bu başyapıt, günümüzde bile geçerliliğini koruyan sorular sorar: Gerçek özgürlük nedir? Toplum bireyi ne kadar sınırlamalıdır? İdeal bir toplum mümkün müdür?