Klasik Türk edebiyatı (Divan edebiyatı), zengin nazım şekilleri ve katı kurallarıyla bilinir. Bu şekillerden biri olan murabba, adını Arapça "dört" anlamına gelen "rub'" kelimesinden alır ve yapısını da bu sayı üzerine kurar. Genel kültür ve edebiyat tarihi açısından önemli bir yere sahip bu nazım biçimini yakından tanıyalım.
Murabba, bent adı verilen dört dizelik bölümlerden oluşan bir nazım şeklidir. Her bent kendi içinde kafiyelidir ve bentlerin sayısı genellikle 3 ila 7 arasında değişir. Divan şiirinde daha çok dinî, tasavvufî, felsefî ve öğretici konuların işlendiği bir tür olarak karşımıza çıkar. Lirik konular da işlenebilir, ancak gazel ve kaside kadar yaygın değildir.
Murabbanın en ayırt edici özelliği, dörtlükler halinde yazılmasıdır. Kafiye şeması genellikle şöyledir: aaaa / bbba / ccca / ... Görüldüğü gibi, her dörtlüğün ilk üç dizesi kendi arasında kafiyelidir. Dördüncü dize ise, şiir boyunca değişmeyen ve her dörtlüğün sonunda tekrarlanan nakarat dizesidir. Bu nakarat, şiirin ana duygu veya düşüncesini pekiştirir.
Murabbalar, gazel ve kasidenin aksine, daha öğretici ve didaktik bir amaç taşır. Başlıca işlenen konular şunlardır:
Murabbanın ilk dörtlüğüne matla, son dörtlüğüne ise makta denir. Şair, makta beyitinde mahlasını (şair adını) kullanabilir. Bu, Divan edebiyatının birçok nazım şeklinde görülen ortak bir özelliktir.
Murabba, yapısal olarak Terkib-i Bent ve Terci-i Bent ile karıştırılabilir. Temel fark şudur:
Divan edebiyatının birçok şairi murabba yazmıştır. Bunların başında:
Murabba, Divan şiirinin düzenli ve ahenkli yapısını en güzel yansıtan nazım şekillerinden biridir. Dörtlükler halinde kuruluşu, akılda kalıcı nakaratı ve derin, öğretici içeriği ile hem şairlere disiplinli bir ifade alanı sunmuş, hem de okuyuculara estetik bir form içinde fikir ve duygu aktarımı sağlamıştır. Klasik Türk edebiyatını anlamak için gazel ve kasidenin yanı sıra, murabba gibi diğer nazım şekillerini de bilmek önemlidir.