Mutezile, İslam düşünce tarihinde 8. yüzyılda ortaya çıkan ve kelam ilminin kurucuları sayılan önemli bir teolojik ekoldür. Bağdat ve Basra merkezli olarak gelişen bu mezhep, "adalet" ve "tevhid" ilkelerini merkeze alarak, insan aklının dinî konulardaki yetkinliğini vurgulamasıyla tanınır. Özellikle irade özgürlüğü konusundaki radikal yaklaşımı, hem İslam düşüncesinde hem de diğer dinî geleneklerde derin etkiler bırakmıştır.
Mutezile doktrini, beş temel prensip üzerine inşa edilmiştir:
Cebriyye (kadercilik) akımına karşı çıkan Mutezile, insanın fiillerinde tamamen özgür ve sorumlu olduğunu savunmuştur. Onlara göre:
Abbasi Halifesi Mem'un döneminde (9. yüzyıl) "Mihne" olaylarıyla resmi devlet görüşü haline gelen Mutezile, Kur'an'ın yaratılmışlığı doktrinini kabul etmeyen alimlere baskı uygulanmasına yol açmıştır. Ancak bu dönem sonrası etkisi azalmış, yerini Eş'arilik ve Mâturîdîlik gibi daha mutedil kelam ekollerine bırakmıştır. Buna rağmen, akıl-nakil dengesi, ahlaki sorumluluk ve irade özgürlüğü konularındaki tartışmalar, İslam felsefesinin şekillenmesinde kritik rol oynamıştır.
Mutezile mezhebi, İslam düşüncesine rasyonel eleştiri, felsefi derinlik ve özgür irade vurgusu kazandırmıştır. Günümüzde bile din, özgürlük ve sorumluluk ilişkisini düşünürken, Mutezile'nin savunduğu "insanın kendi fiillerinin yaratıcısı olduğu" tezi, teolojik ve felsefi tartışmalarda canlılığını korumaktadır. Bu ekol, inanç ile aklın uzlaştırılmasına yönelik cesur girişimiyle, sadece İslam ilahiyatında değil, dünya düşünce tarihinde de özel bir yere sahiptir.