Nikolay Gogol'ün "Ölü Canlar"ı, sadece 19. yüzyıl Rusya'sının değil, tüm dünya edebiyatının en özgün ve çarpıcı eserlerinden biridir. Yazarın "poema" (manzum destan) olarak tanımladığı bu roman, toplumsal yozlaşmayı, bürokrasiyi ve insan doğasını kendine has karanlık mizahıyla ele alır.
Roman, toplumsal ahlaki çöküş, rus kölelik sistemi (serflik), bürokrasi, sahtekarlık ve ruhani boşluğu mercek altına alır. Gogol, Rus toplumunun "ölü canlar"ını - hem fiziksel hem de manevi anlamda - gözler önüne serer.
Romanın merkezindeki anti-kahraman. Kurnaz, fırsatçı ve hırslı bir memur olan Çiçikov, zengin olma hayaliyle sıra dışı bir dolandırıcılık planı geliştirir.
19. yüzyıl Rusya'sında toprak sahipleri, üzerinde çalışan köylüleri (serfleri) devlete vergi olarak bildirmek zorundaydı. Çiçikov'un keşfettiği hukuki boşluk şuydu: Ölen köylüler, resmi nüfus sayımına kadar "yaşıyor" sayılıyordu.
Çiçikov, bu "ölü canlar"ı (ölen ama kağıt üzerinde yaşayan köylüleri) bedavaya veya çok ucuza satın alıp, sonra onları canlı gibi gösterip bankadan kredi çekmeyi veya devletten toprak almayı planlar.
Çiçikov, taşraya seyahat eder ve çeşitli toprak sahiplerini ziyaret ederek "ölü canlar"ını satın alır. Her toprak sahibi, Rus toplumunun farklı bir yönünü temsil eder:
Çiçikov'un planı, şehre döndüğünde yavaş yavaş ortaya çıkar. Dedikodular yayılır, bürokrasi devreye girer ve Çiçikov'un geçmişi de sorgulanmaya başlar.
Gogol, gerçekçi betimlemelerle mizahı, grotesk öğelerle toplumsal eleştiriyi birleştirir. Karakterler abartılı olsa da, insan doğasının evrensel yönlerini yakalar.
Roman, köleliğin insanlık dışı doğasını dolaylı yoldan gösterir. Köylüler "mal" gibi alınıp satılırken, sistemin absürtlüğü gözler önüne serilir.
Gogol, materyalizmin boşluğunu ve manevi değerlerin kaybını vurgular. Çiçikov'un hırsı, aslında anlamsız bir arayıştır.
"Ölü Canlar", Gogol'ün bitiremediği bir üçlemenin ilk kitabı olarak kaldı. Yazar, ikinci cildi tamamlayamadan yok etti, üçüncüsü ise hiç yazılamadı. Buna rağmen, eser:
Gogol'ün deyişiyle, "Rusya'nın tüm korkunçluğu"nu gösteren bu eser, sadece tarihsel bir belge değil, insanlık durumuna dair zaman ötesi bir yapıttır. "Ölü Canlar", görünüşte canlı ama ruhen ölü insanların portresini çizerken, okura kendi yaşamlarını sorgulatır.