Türk edebiyatının ve tiyatrosunun kilometre taşlarından biri olan Orhan Asena, özellikle tarihi konuları işlediği, insan psikolojisini derinlemesine analiz ettiği oyunlarıyla tanınır. Onu en çok öne çıkaran eseri ise, kuşkusuz, Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan'ı merkeze alan başyapıtıdır. Bu yazıda, Asena'nın hayatına ve edebi mirasına bir bakış atacağız.
Orhan Asena, 1922'de Diyarbakır'da dünyaya geldi. Tıp eğitimi alarak doktor oldu ve mesleğini uzun yıllar sürdürdü. Ancak onun asıl tutkusu edebiyat ve tiyatroydu. Bu iki alanı birleştirerek, hem sağlık sektörüne hem de kültür-sanat dünyasına önemli katkılarda bulundu. 2001 yılında aramızdan ayrılan Asena, geride Türk tiyatrosunu zenginleştiren onlarca eser bıraktı.
Asena, oyunlarında sıklıkla güç, iktidar, özgürlük, isyan ve bireyin toplumla çatışması gibi temaları işlemiştir. Tarihi figürleri ve olayları, modern bir bakış açısıyla ve psolojik derinlikle ele alması onun en belirgin özelliğidir. Eserlerinde, karakterlerin iç dünyalarını ve ikilemlerini ustalıkla yansıtarak, seyirciyi/okuru düşünmeye sevk etmiştir.
Hürrem Sultan, sadece bir tarihi karakter portresi çizmekle kalmaz, aynı zamanda evrensel bir sorgulama sunar. Oyun, bir kadının kapalı bir sistemin (harem) içinde bile birey olma, güç sahibi olma ve kaderini değiştirme mücadelesini anlatır. Asena, Hürrem'i ne tamamen kötü ne de tamamen iyi bir karakter olarak resmeder; onu iktidarın yalnızlaştırıcı ve dönüştürücü gücü altında, hırsları ve duyguları arasında sıkışmış karmaşık bir insan olarak sunar. Bu yönüyle eser, tarihsel bir metin olmanın ötesine geçer.
Orhan Asena, Türk tiyatrosuna kazandırdığı derinlikli, sorgulayıcı ve sarsıcı eserlerle unutulmaz bir iz bırakmıştır. Özellikle Hürrem Sultan oyunu, hem sahnelendiği dönemlerde büyük ilgi görmüş hem de Türk edebiyatının klasikleri arasında yerini almıştır. Onun eserleri, izleyiciyi ve okuru tarihin labirentlerinde dolaştırırken, aslında insanlık durumu üzerine düşündürmeyi asla ihmal etmez.