19. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle 1860-1876 yılları arasında Fransa'da ortaya çıkan Parnasizm, duygu ve hayalin aşırı öne çıkarıldığı Romantizme bir tepki olarak doğmuştur. Akım, adını Yunan mitolojisindeki ilham perilerinin yaşadığı dağ olan "Parnassos"'tan alır. Parnasyenler, şiiri duygusal taşkınlıklardan arındırmayı ve onu nesnel, sağlam, biçim mükemmelliğine ulaşmış bir sanat eseri haline getirmeyi amaçlamışlardır.
Parnasyenler, sanatın toplumsal, ahlaki ya da didaktik bir amacı olmasını reddeder. Şiirin tek amacı güzellik yaratmaktır. Şair, bir kuyumcu titizliğiyle kelimeleri işlemelidir.
Romantiklerin coşkulu, öznel "ben"i yerine, Parnasyenler tarafsız bir gözlemci gibi davranır. Şair, kişisel duygularını, inançlarını ve yargılarını şiire karıştırmaz. Duygu, dış dünyanın soğuk ve kesin betimlemesinin ardında sezdirilir.
Parnasizmde içerikten çok biçim önemlidir. Şiir, sağlam bir yapıya, kusursuz bir uyak düzenine ve ölçüye sahip olmalıdır. Şair, heykeltıraş ya da kuyumcu gibi çalışır; her sözcük özenle seçilir, her dize titizlikle işlenir.
Kişisel duygulardan kaçınmak için şairler, konularını genellikle uzak coğrafyalardan, tarihten, mitolojiden ve arkeolojiden seçerler. Antik Yunan, Mısır, Uzak Doğu, betimlenen manzaralar ve tarihi figürler sıkça işlenir.
Bu, Parnasizmin belki de en belirgin özelliğidir. Romantiklerin idealleştirdiği dünyaya karşılık, Parnasyenler dış dünyayı olduğu gibi, detaylarıyla, bazen sert bir şekilde yansıtır. Betimlemeler, bir ressamın veya bilim insanının gözlem gücüyle yapılır. Doğa, insan ve nesneler, duygusal yorum katılmadan fotoğrafik bir kesinlikle anlatılır.
Bir Romantik şair, bir gün batımını "hüzünlü, iç burkan, aşkı hatırlatan" diye yorumlayarak anlatırken, bir Parnasyen şair aynı manzarayı şöyle betimler:
"Güneş, ufkun bakır çizgisine değdi. Bulut kümeleri, keskin kenarlarıyla mor, turuncu ve demir grisi katmanlara ayrıldı. Işık, yerdeki çakıl taşlarının her birini ayrı ayrı alev rengine boyadı."
Burada duygu yok, yorum yok; sadece gözle görülen, nesnel gerçekliğin kesin ve güzel bir diliyle aktarımı vardır.
Parnasizm, şiiri duygusal taşkınlıklardan kurtarıp disiplinli bir sanat formu haline getirmiş, modern şiirin gelişiminde, özellikle sembolizm ve 20. yüzyıl şiiri üzerinde derin izler bırakmıştır.