Osmanlı tarihindeki en kritik dönüm noktalarından biri olan Ridaniye Savaşı (22 Ocak 1517), yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda siyasi, dini ve sembolik açıdan büyük sonuçlar doğuran bir olaydır. Bu savaş, Memlük Sultanlığı'nın yıkılışını ve İslam dünyasının liderliğinin Osmanlı İmparatorluğu'na geçişini simgeler.
Yavuz Sultan Selim'in 1516'da kazandığı Mercidabık Zaferi'nden sonra Memlükler direnişe devam etmişti. Memlük Sultanı Tomanbay, Osmanlı ordusunu durdurmak için Kahire yakınlarındaki Ridaniye'de savunma hazırlıkları yaptı. Ancak Yavuz Sultan Selim, geleneksel savaş taktiklerinden farklı bir strateji izleyerek çölü aştı ve Memlük ordusunu güneyden kuşattı.
Savaşın en önemli sonucu, halifeliğin Osmanlı Hanedanı'na geçmesiydi. Rivayete göre, son Abbasi halifesi III. Mütevekkil, halifelik makamını ve kutsal emanetleri Yavuz Sultan Selim'e devretti. Bu olayla birlikte Osmanlı padişahları, "İslam'ın koruyucusu" sıfatını resmen üstlendi.
Ridaniye Savaşı'nın halifelik devri konusunda tarihçiler arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı modern tarihçiler, halifelik devrinin resmi bir törenle değil, zaman içinde sembolik olarak gerçekleştiğini iddia etmektedir. Ancak kesin olan, Ridaniye'den sonra Osmanlı padişahlarının fiilen İslam dünyasının lideri konumuna geldiğidir.
Ridaniye Savaşı'nın etkileri yüzyıllar boyunca devam etti:
Ridaniye Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu'nu bir "cihan devleti" haline getiren sürecin tamamlayıcı halkasıdır. Askeri bir zaferin ötesinde, siyasi, dini ve kültürel sonuçlarıyla dünya tarihini şekillendirmiştir. Halifeliğin Osmanlı'ya geçişi, sadece bir unvan devri değil, İslam dünyasının liderlik merkezinin değişimi anlamına geliyordu. Bu miras, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna kadar devam edecek olan bir siyasi-dini kurumun temelini atmıştır.
Ridaniye, bu nedenle, Osmanlı tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olarak tarih kitaplarında hak ettiği yeri korumaktadır.