Millî Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un en önemli eseri olan Safahat, yalnızca bir şiir kitabı değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu, acılarını, umutlarını ve toplumsal eleştirilerini yansıtan bir ayna niteliğindedir. Yedi ayrı kitaptan oluşan bu külliyat, her okuyucusuna farklı bir pencere açar.
Mehmet Âkif, tüm İslam coğrafyasının Batı emperyalizmi karşısında birleşmesi gerektiğini savunur. Bu düşünce, özellikle Süleymaniye Kürsüsünde ve Hakkın Sesleri bölümlerinde kuvvetle vurgulanır.
Âkif, toplumumuzdaki tembelliği, riyakârlığı, cehaleti ve batıl inançları en acımasız haliyle eleştirir. Ona göre kurtuluş, ancak çalışmak, bilim ve sağlam bir ahlak ile mümkündür.
Âsım bölümünde somutlaşan bu kavram, vatanı ve dini için çalışan, ahlaklı, bilgili ve karakterli bir gençliğin portresidir. Bu nesil, Çanakkale'de destan yazan ruhtur.
Mehmet Âkif, realist bir şairdir. Şiirlerinde günlük konuşma dilini ve halkın söyleyişlerini başarıyla kullanmıştır. Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulayarak, bu zor vezni adeta Türkçeleştirmiştir. Şiirleri didaktik (öğretici) ve epik (destansı) özellikler taşır.
Safahat, sadece edebi değil, aynı zamanda tarihi ve sosyolojik bir belge olarak da büyük öneme sahiptir. Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarına tanıklık eden bu eser, bir milletin yaşadığı kimlik bunalımını ve var olma mücadelesini anlamak isteyen herkes için okunması gereken bir başyapıttır. Zorlu dili, okuyucuyu başta zorlasa da, sayfalar ilerledikçe Âkif'in samimi ve vatanperver sesi, her satırda hissedilir.