23 Ağustos - 13 Eylül 1921 tarihleri arasında, Türk Kurtuluş Savaşı'nın kaderini belirleyen en kritik muharebelerden biri olan Sakarya Meydan Muharebesi, askeri ve siyasi sonuçlarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yolunda bir dönüm noktası olmuştur. 22 gün 22 gece süren bu amansız mücadele, Mustafa Kemal Paşa'nın üstün stratejisi ve Türk ordusunun fedakarlığı sayesinde zaferle sonuçlanmıştır. Bu yazıda, bu büyük zaferin doğurduğu sonuçları ve tarihi önemini ele alacağız.
Sakarya Zaferi, Türk ordusunun son savunma savaşı olmuş, bu tarihten itibaren inisiyatif tamamen Türk tarafına geçmiştir. Yunan ordusu savunmaya çekilirken, Türk ordusu artık taarruz planları yapmaya başlamıştır. Bu psikolojik üstünlük, nihai zafere giden yolu açmıştır.
Yunan ordusu, 1683 Viyana Kuşatması'ndan bu yana ilk defa büyük bir geri çekilme yaşamıştır. "1683'ten beri devam eden Türk geri çekilişi Sakarya'da durmuştur" sözü, bu tarihi dönüşümü en iyi şekilde özetler.
Ankara'yı alma ve savaşı bitirme hayaliyle harekete geçen Yunan ordusu, büyük bir moral çöküntüsü yaşamıştır. İlerleme hızı kesilmiş, lojistik ve insan gücü kayıpları telafi edilemez boyutlara ulaşmıştır.
Zaferin hemen ardından, 19 Eylül 1921'de TBMM, Mustafa Kemal Paşa'ya Mareşallik rütbesi ve Gazi unvanını vermiştir. Bu, hem ordunun moralini yükseltmiş hem de Mustafa Kemal'in liderlik konumunu pekiştirmiştir.
Ayrıca, TBMM'de olağanüstü yetkilerle donatılan Başkomutanlık Kanunu üç ay daha uzatılmış, Mustafa Kemal Paşa'nın yetkileri genişletilmiştir.
Sakarya Zaferi, Türk milletine "vatanın kurtulabileceği" inancını aşılamıştır. Halkın orduya ve Milli Mücadele'ye olan desteği katlanarak artmış, bağışlar ve katılımlar hız kazanmıştır. "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır." sözüyle özetlenen anlayış, milletin topyekün direniş ruhunu simgelemiştir.
Sakarya, nihai zafer olan Büyük Taarruz (Başkomutanlık Meydan Muharebesi) için gerekli olan zamanı kazandırmıştır. Türk ordusu bu sürede yeniden organize olmuş, takviye almış ve taarruz için hazırlıklarını tamamlamıştır. Sakarya olmasaydı, 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi mümkün olamazdı.
Sakarya Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en uzun ve en kanlı meydan muharebesidir. Sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda bir psikolojik dönüm noktasıdır. İstiklal Yolu'nun, vatanın bütünlüğünün ve milli iradenin zaferidir. Sonuçları itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedinin yazılmaya başlandığı andır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün deyimiyle, Sakarya, "Melhame-i Kübra" yani büyük kan deryası olmuş, ancak bu fedakarlık, bir milletin kaderini değiştirmiştir.