Edebiyat dünyasında "Şato", büyük yazar Franz Kafka'nın 1926'da yayımlanan, ancak ölümünden sonra tamamlanmamış halde bulunan başyapıtıdır. Bu roman, modernizmin ve varoluşçuluğun kilometre taşlarından biri olarak kabul edilir ve "Kafkaesk" kavramının en somut örneklerinden birini sunar.
Roman, K. adındaki bir kadastrocu olan başkarakterin, adı verilmeyen bir köye atanmasıyla başlar. K., köyün üzerinde yükselen ve tüm hayatı kontrol eden gizemli bir "Şato"ya ulaşmak ve buradaki yetkililerden resmi çalışma iznini almak ister. Ancak, ne Şato'ya ulaşabilir ne de bürokrasinin içinden çıkılmaz labirentinde kaybolmuş yetkililerle sağlam bir iletişim kurabilir. Roman, K.'nin bu imkansız mücadelesi ve anlamsızlaşan varoluş arayışı etrafında şekillenir.
"Şato", okuyucuyu birçok derin temayla baş başa bırakır:
"Şato", 20. yüzyıl edebiyatını derinden etkilemiştir. Kafka'nın diğer eserleri gibi, bireyin modern toplum ve devlet aygıtları karşısındaki çaresizliğini, absürtlüğü ve varoluşsal kaygıyı ele alış biçimi, onu varoluşçuluk ve absürt edebiyat akımlarının öncüsü yapmıştır. Eser, bir "bürokrasi distopyası" olarak da okunabilir ve günümüzde hala geçerliliğini koruyan güçlü bir sosyal eleştiri sunar.
"Şato", sadece bir roman değil, aynı zamanda modern insanın ruh haline dair derin bir çözümlemedir. Kafka'nın karanlık, karamsar ama bir o kadar da etkileyici dünyasında kaybolmak ve birey, sistem, otorite ve anlam arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmek isteyen her okur için vazgeçilmez bir klasiktir.