Amin Maalouf’un başyapıtı Semerkant, tarihin farklı dönemlerinde yaşamış, birbirine el yazması bir defterle bağlanan karakterlerin hikayesini anlatır. Roman, 11. yüzyılın Semerkant’ından 20. yüzyılın Titanik’ine uzanan epik bir yolculuk sunar. Bu yolculuğun kalbinde ise, her biri kendi tutkuları, trajedileri ve arayışlarıyla öne çıkan unutulmaz karakterler vardır. İşte bu edebi şahesere hayat veren başlıca karakterler:
Romanın ilk bölümünün merkezinde, tarihteki gerçek kişiliğiyle şair, matematikçi ve astronom Ömer Hayyam yer alır. Maalouf’un kaleminde Hayyam, sadece bir rubai ustası değil, aynı zamanda bilginin ve özgür düşüncenin peşinde koşan, siyasi entrikalardan uzak durmaya çalışan hassas bir filozoftur. Onun en büyük eseri, ölümünden sonra kaybolduğu düşünülen ve romanın ana eksenini oluşturan “Semerkant Yazması”dır.
Hayyam’ın hayatı, tarihteki bu iki güçlü ve çatışan isimle kesişir. Nizamülmülk, Büyük Selçuklu Devleti’nin dirayetli ve kurnaz veziri olarak tasvir edilir. Hasan Sabbah ise, Alamut Kalesi’nin efendisi ve Haşhaşiler tarikatının kurucusudur. Bu üçlü (Hayyam, Nizamülmülk, Sabbah) gençliklerinde bir “bilgelik ve başarı yemini” etmişlerdir. Roman, bu yeminin, her birinin farklı yollara sapmasıyla nasıl trajik bir şekilde bozulduğunu anlatır.
Romanın ikinci yarısı, hayali bir karakter olan Amerikalı genç Benjamin Lesage ile başlar. İran’a seyahat eden Lesage, Hayyam’ın kayıp yazmasının peşine düşer. Onun macerası, Kaçar İran’ının son dönemlerine, Meşrutiyet Devrimi’ne ve Batı’nın Doğu’ya bakışına bir pencere açar. Lesage, saf bir merak ve aşkla olayların içine çekilir.
Lesage’ın aşkı ve yol arkadaşıdır. İran’ın ilk feminist ve devrimci kadınlarından biri olarak tasvir edilen Şirin, güçlü, zeki ve idealist bir karakterdir. Geleneksel toplum kurallarını reddederek, ülkesinin özgürlüğü ve kadın hakları için mücadele eder. O ve Lesage, yazmayı bulduklarında, onu Batı’da yayımlamak ve dünyaya tanıtmak isterler.
Semerkant karakterleri, sadece birer birey olarak değil, aynı zamanda güçlü temaların taşıyıcıları olarak da önemlidir:
Amin Maalouf, Semerkant’ta tarihsel gerçeklikle kurguyu o kadar ustalıkla harmanlar ki, okur Hasan Sabbah’ın Alamut’undaki gerilimi, Hayyam’ın rasathanesindeki huzuru, Tahran’daki devrim coşkusunu birebir hisseder. Karakterler, yaşadıkları dönemin ruhunu yansıtmanın ötesinde, evrensel insani durumlara (aşk, ihanet, inanç, şüphe, kayıp) ışık tutarlar. Bu nedenle, “Semerkant Yazması”nın asıl değerli sayfaları, aslında bu karakterlerin kendi hayatlarıdır.