Amin Maalouf'un kaleminden çıkan Semerkant, okuru 11. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Sadece bir roman değil, aynı zamanda tarih, felsefe ve insan ruhunun derinliklerine inen bir başyapıt.
Roman, ünlü bilge Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının hikayesini merkezine alıyor. İki ana bölümden oluşan eser, ilk olarak 11. yüzyıl İran'ında Hayyam'ın yaşamına, bilim ve şiire olan tutkusuna odaklanıyor. İkinci bölüm ise 20. yüzyılda, el yazması Rubaiyat'ın Titanik'teki macerasını anlatıyor.
Maalouf, Selçuklu İmparatorluğu'nun altın çağını o kadar canlı betimliyor ki, okur kendini Semerkant'ın sokaklarında, Nizamülmülk'ün sarayında veya Hayyam'ın rasathanesinde hissediyor.
Roman boyunca ölüm, aşk, kader ve bilginin doğası gibi temel sorulara değiniliyor. Hayyam'ın rubaileri üzerinden derin felsefi tartışmalar sunuluyor.
Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamülmülk gibi tarihi figürler insani zaafları ve güçlü yanlarıyla son derece gerçekçi bir şekilde işlenmiş.
Semerkant, sadece tarih meraklıları için değil, insan doğasını anlamak isteyen, felsefi derinlik arayan ve iyi kurgulanmış bir hikayenin peşinde olan her okur için vazgeçilmez bir eser. Maalouf'un akıcı anlatımı ve zengin betimlemeleri, okuru Doğu'nun büyülü dünyasına çekmeyi başarıyor.
Tarihle kurgunun mükemmel bir şekilde harmanlandığı bu roman, okura sadece keyifli vakit geçirtmekle kalmıyor, aynı zamanda tarihsel perspektif ve felsefi düşünme fırsatı sunuyor. Semerkant, kitaplığınızda mutlaka bulunması gereken, defalarca okunabilecek bir başyapıt.